Türkiye son dönemde isminden çok söz edilir hale geldi. Örnek İslam yorumu , bölgedeki değişim süreci , Suriye için aldığı tavır ; doğru yada yalnış sonuçta isminin dünya gündeminde sürekli anılır oldu. Bir ayağı Avrupa Bir ayağı Asya'da yönü güneye bakan Türkiye tarihten gelen misyonu ile dönem dönem görüşüne başvurualan bir ülke.
Türkiye tarihinin önemli anlarından biri yaşanıyor bir yandan terörist başı muhatap kabul ediliyor , müzakereler başlatılıyor. Bir yandan ülke içinde müzakereye karşı çıkanlar bir yandan terör örgütünün müzakereye karşı çıkan bir kanadı , bir yandan da Türkiye'nin terörü çözmesi ile bölgesinde her yönden güçlü olacak bir Türkiye istemeyen dış güçler ..
Kim kiminle ne konuşuyor nasıl konuşuyor henüz kamuoyuna bir açıklama yapılmadı ; lakin bizlerin dışarıdan gördüğümüz kadarı ile bir mekik diplomzasi si kurulmuş. Bir yanında Ankara bir tarafta İmralı , seslendirilmese de siyasiler aracılığı ile Kandil bu için içinde.
Yol yordam yöntem tartışılabilir , ama Türkiye'nin samimi olduğu ortada. Diğer tarafların samimiyeti ise hep şüphe ile bakmamız gereken bir konu. Bu sürecin en önemli yönü tüm müzakere sürecinin Türkiye'nin yönlendirebilmesi. İpleri elinden kaçırmak terör le yapılan müzakerede Devletlerin en korktukları konudur, bir bataklığa sürüklenebilir ülkeler. Devletlerin vatandaşlarını korumak ve güvenliğini sağlamak zorunluluğu ve vizyonu her an terör tarafından istismar edilebilir. Böyle bir istismarda ''yok'' sayarak müzakerelere devam etmek bataklığın başına gelmek demektir.
Bu statüye Türkiye gelmemeli. Türkiye bir yandan Irak'ın kuzeyinde Kürt bölgesiyle ilişkilerini kurmak isterken bir yandan da Suriye'de muhaliflere verdikleri destek sonrasında ortaya yeni bir kürt sorunu ile karşı karşıya kalmak istemiyor. Tam bir satranç oyunun tam ortasındayız. Kabul edelim yada etmeyelim oy vermiş olalım yada olmayalım böyle bir takvim ile tek parti iktidarı ile karşılaşmış olmamız aslında bir avantaj. Kualisyon çatısını sallayabilecek bir yığın karar alınması gereken bu süreçte meclis çekişmeleri başımızı ağrıtmıyor.
Sistemi sorgulayabiliriz , müzakere olmadan barış tesis edilebilirmiydi tartışabiliriz. Hepimizin istediği şey terörün bir an önce son bulmasıdır.
Düşünün bir apartmanın beşinci katında oturuyorsunuz ; evinizde ise her gün kavga dövüş kıyamet ; siz o apartmana ''yönetici'' olmak istermiydiniz ? Bir apartman sakini karşınıza dikilip ''sen önce evindeki sorunu hallet'' demezmiydi.
Tutun ki yönetici oldunuz ; birinci kattaki üçüncü katla , ikinci kattaki beşinci kattaki ile kavgalı , apartmanda huzur yok ; siz mahalleye muhtar olmak istermisiniz? Tutun ki muhtar oldunuz biri çıkıp size ''sen daha apartmanda huzuru sağlayamadın senin neyine muhtarlık'' demez mi.. Örenkler çoğalır elbet muhtarlıktan Belediye ye oradan Dünya yönetimine kadar..
Ülkemiz kendi evindeki sorunları halletmeden sınırları içinde tüm vatandaşların huzur ve güvenini tesis etmeden bir sonraki göreve hazır olamayacaktır. Büyük ve güçlü bir Türkiye bölgenin barışa ulaşmasının da kaynağı olacaktır. Ekonomik bölgesel gücünü ortaya koyabilecek bunun için pisikolojik sınırı aşmış olacaktır.
Bütün bu bakış açısı ile terörü bitirmek yönünde atılan adımları destekliyorum , lakin tüm süreçte baş rolde ve tüm inisiyatifini elinde tutmayı becerebilen , tuzaklara düşmeyen , kamuoyunun desteğini alarak atılacak her adımı desteklemeliyiz.
Saygılarımla
Umut Çakırhan