3 Ocak 2013 Perşembe

TÜİK açıkladı: 2012 yılında konaklama fiyatları ne kadar arttı?




Türkiye İstatistik Kurumu TÜİK, 2012 yılı enflasyon verilerini açıkladı. Lokanta ve oteller fiyatları geçtiğimiz yıla göre en çok artan kalemler arasında yerini aldı.

Türkiye İstatistik Kurumu TÜİK, tarafından açıklanan Aralık 2012 dönemi enflasyon verilerine göre TÜFE aylık bazda yüzde 0.38 oranında arttı. ÜFE ise yüzde 0.12 düştü. Aylık bazda en yüksek artış %1,55 ile gıda ve alkolsüz içecekler grubunda gerçekleşti

Ana harcama grupları itibariyle 2012 yılı Aralık ayında endekste yer alan gruplardan haberleşmede %1,23, lokanta ve otellerde %0,39, konutta %0,24, ev eşyasında %0,21, çeşitli mal ve hizmetlerde %0,10, sağlıkta %0,04, eğitimde %0,02, alkollü içecekler ve tütünde %0,01 artış, eğlence ve kültürde %0,17, ulaştırmada %0,27, giyim ve ayakkabıda %1,50 düşüş gerçekleşti.

TÜFE'de, bir önceki yılın aynı ayına göre lokanta ve oteller (%9,31), çeşitli mal ve hizmetler (%8,66), giyim ve ayakkabı (%8,17) artışın yüksek olduğu diğer ana harcama grupları oldu..

Aralık 2012'de endekste kapsanan 444 maddeden; 70 maddenin ortalama fiyatlarında değişim olmazken, 241 maddenin ortalama fiyatlarında artış, 133 maddenin ortalama fiyatlarında ise düşüş gerçekleşti.


KAYNAK:turizmguncel

CANIM ÜLKEMİZİ YOK PAHASINA SATIYORUZ!!!




 
Ülkemizin turizm haraketini şekillendiren bir elin parmakları kadar yurt dışı fuar vardır  , Malum tarihlerde yapılan bu fuarlarda ülkeler sırasıyla yer alır. Akdeniz çanağında rekabette olduğumuz ülkeler dizilir ;  Portekiz – İspanya – Yunanistan – İtalya standlarının yanıbaşında Türkiye..
Türkiye standı o ülkedeki gurbetçilerimizin yoğun ilgisi ile haraketlidir ikramları ise yabancı konuklara ilginç gelir. Buraya kadar herşey istenildiği gibidir binlerce paund harcamanın keyfini ülke standımıza uzaktan bakarak alabiliriz. Peki işin finaline yönelik ne yaparız ?
Türkiye’ye operasyon yapan tur oparatörlerinin , cepleri kabarık yetkilileri tek tek standları dolaşmaya başlar. Portekiz standından yüksek sezon için aldığı 70 Dolarlık fiyatı not alır , ardından İspanya’dan 75 Dolarlık fiyat alır ve not eder , Yunanistan dan aldığı 65 Dolarlık yüksek sezon fiyatını da notlarına kaydeder. Sıra Türkiye’ye geldiğinde ise karşılaştığı 100 Dolarlık yüksek sezon fiyatını notlarının arasına yanına yıldız işareti koyarak not eder.. Çünki Türk turizmcilerinin bu sene turizm patlayacak , çatlayacak inançları o kadar yoğundur ki kendilerini inandırmış , hatta tur operatörünü de inandırmak için çaba sarf etmişlerdir... Aylardan  Ocaktır .



Fuarlardan istenilen geri dönüşümü alamayan Türk’ler Şubat ortaları gibi fiyatlarını 90 Dolara çekmiştir. Mart kapıdan baktığında havalarda ısınmaya başladıysa Türkiye fiyatı 80 Dolarları görmüştür. İspanya Yunanıstan ne yapmıştır diye sorarsanız onlar 1 Dolar için bile kan gövdeyi götüren pazarlıklarla Nisan ayını bulmuşlardır. Nisan ayını gören Türkiye’nin  büyük öngörülü yöneticileri fiyatlarını 60 Dolar seviyesine taşımışlardır bile..  Mayısta Türkiye 40 Dolar Haziranda ise 30 Dolardır... Ve git gide düşen fiyat ivmesi ile İZLENİLEN ülkedir...

Yabancı misafirlerin tatil alışkanlıkları bizimkinden oldukça farklıdır. Bizler evde otururken ‘’kalk hanım’’ diyerek karar verdiğimiz tatile , onlar aylar öncesinden haberdardır. Nereye gidecek kaç para ödeyecek hatta odasının manzarası ve dahi numarası..  Bu tarz yabancı konuklarımız için para çok önem taşıyan bir unsur değildir , onlar için önemli olan kötü sürprizlerdir. Sürpriz yaşamak istemezler çok önceden bilmek isterler ve şaşırmak doğabilecek en büyük aksiliktir onlar için. Peki bahsettiğim aile Ocak ayında Türkiye’den aldığı 100 Dolarlık fiyatı kabul etseydi? O parayı verip Temmuzda Türkiye’ye gelip yan odada kalan ülkedaşının 20 Dolar ödediğini anlasaydı ?
Yukarıda ki senaryoyu ülkemiz çok yaşadı. Yabancı misafirlerimizde .. Bu nedenledir ki ülkemize KALİTELİ PARALI müşteri gelmez.. Çünki onlar Kötü sürprizler yaşamak istemez.  Bize gelenler ise ellerinde bavulları ile havaalanına gidip akan yazılarda ‘’Uçak dahil Türkiye’de Bir hafta tatil 299.-Dolar’’ yazan reklamlara bakıp anında karar veren misafirlerdir. Onlar da ceplerinde ki bozuk paraları birleştirerek ödemelerini yaparlar.

Sözün özü şudur ki ; biz Türkler ‘’Hadi Hanım Kalk Gidiyoruz’’ haraketiyle başlayan tatil alışkanlığımızı , yurt dışına İhraç etmiş orada ki misafirlere de zorla kabul ettirmiş oluyoruz.
Bu nedenle TÜRKİYE’YE PARALI ZENGİN MÜŞTERİ gelmez , Türkiye’ye gelen müşteriler LAST TO MINUTE müşterilerdir. Onlarda da para yoktur..
Canım ülkemizi yok pahasına satıyoruz !!

Sağlıcakla esenlikler dilerim
Umut Çakırhan

BLOĞUMUZA TURİZM YAZARLARI ARANIYOR !!!


   



SİTEMİZE TURİZM HAKKINDA YAZILARIYLA FARK YARATACAK YAZARLAR ARANIYOR......


EMAİL: etm20008@hotmail.com

2013 ilk tourist Almanyadan geldi


2013 yılının ilk turistleri, Almanya'nın Dortmund kentinden geldi. 2012 yılında 11 milyona yakın yabancı ziyaretçi ağırlayan Antalya'ya 2013 yılının ilk turistleri, Almanya'nın Dortmund kentinden geldi.
Sunexpress Havayolları'na ait uçakla yeni yıla dakikalar kala Antalya'ya inen Alman turistlerden Andreas ve Gaby Berning çifti, havalimanından ilk çıkış yapan isimler oldu. Daha önce Antalya'ya iki kez tatil için geldiklerini ve burayı çok sevdiklerini anlatan Berning çifti, yeni yıl tatilini Antalya'da geçirmek istemelerinin nedeninin ise evlerindeki su sisteminde bir problem yaşanması olduğunu söyledi.
Su problemi nedeniyle bir otele geçmek durumunda kaldıklarını belirten Alman çift, "Bu yüzden Antalya'yı tercih ettik. Su sorunu çözüldükten sonra Almanya'ya döneceğiz. Türkiye bizim için ulaşım açısından çok uzun düşünülecek bir yer değil. Üçüncü kez aynı otele geliyoruz. Otel personeli ve burada gösterilen sıcakkanlılıktan memnunuz" dedi. Alman çift, daha sonra Sunexpress uçağı personeliyle birlikte havalimanından ayrıldı. (DHA)

TURİZMDE BAŞIMDAN GEÇEN KOMİK OLAYLAR

Bu yazacaklarım gerçekten yaşanmış olaylardır. Fakat siz bunları okurken hadiya bu kadarda olamaz herhalde diye kafanızda soru işaretleri doğacağından eminim.
Sene 2008 yaz sezonu başlangıcı tarihi yazmamdaki sebep bu anlatacaklarımın 1993-1994 yılında geçmediğini belirtmektir. Bilgisayarların ve internetin otellerde olanca hızıyla kullanıldığı bir dönemdeyken ben bir tesise x bir pozisyonda başladım. İlk gün pozisyon itibariyle bana bir ofis vereceklerini düşünerek geldim. Çünkü 1 hafta önce den bugün için anlaşmıştım. Otele geldim x pozisyonda biri dedi ki sana bir ofis bulalım. Bunu bir anda pek yadırgamıştım. Neyse bilgi işlem müdürünün kullandığı oda aslında zamanında bu x pozisyon için kullanılıyormuş. Neyse adamcağızı apar topar yan tarafdaki başka koğuş şeklinde kullanılan başka bir ofise aldılar içerde kimler yok ki önbüro müdürü , iki tane satışçı ve bir costcunun bulundu bir odaya beşinci bir kişi olarak aldılar. Şimdi sırada ne var derken demin odadan çıkarılan bilgi işlem müdür geldi ve sizin bilgisayarınıza format attım. Onu kurayım dedi. Adam benim geleceğimi bildiğinden bana yeniye yakın bir bilgisayar verdi. En azından otelde biri benim geleceğimi bilerek hazırlık yapmıştı. Neyse belki statüm o kadar çok yüksek değildi ama birisi en azından düşünmüştü. Neyse oteli dolaşmaya başladım gerçek anlamda eski bir oteldi bunu zaten bilerek gelmiştim. Neyse o gün fazla kimseyle konuşmadım . İkinci günü otele geldim bazı şeyleri el atmaya başlayayım dedim. İlk önce bilgi işlemle konuşayım en azından biraz muhabet eder otelde neler olduğunu öğrenirim dedim. Bilgi işlem md. Çağırdım, odama geldi kendisine birde kahve söyledim. Muhabete nerden başlanır bir bilgi işlem müdürü ile tabi ki bilgisayar konusunda kendisine bana outlookta bir şirket email adresi vermesini istedim. Bilgi işlem müdür bana bakarak üzgünüm ancak bunu yönetim kurulu ass verebiliyor email adresini. Kendisine kim olduğunu sordum. Oda patronun oğlu olduğunu söyledi. Kendisine şu anda kim var üst kademeden diye sordum. Patron , oğlu, koordinator, ahçı koordinatorü, aşçı başı ve siz nasıl yani başka müdür yokmu. Nerde F&B müdür nerde personel müdür, nerde H/K müdür nerde GM nerde iki hafta sonra otel açılacak. Şu anda patronun oğlu personel alımlarına bakıyor kendi seçiyor dedi. Tamam olabilir diye düşündüm. Neyse hayırlısı diyerek akşam üzeri otelden çıktım. Ertesi gün sabah otele geldim. Etrafta devamlı gördüğüm birkaç meydancı vardı. Ne yapıyorsunuz çocuklar günaydın dedim. Sağolun efendim dedi. Kaç kişisiniz diye sorduğumda şu anda beş kişiyiz dedi . Sabah şifti olduğunu düşünerek akşam kaç kişi diye sorduğumda akşamda kimse yok efendim nasıl????? Ya otel iki hafta sonra açılacak deniyor. Meydan kadrosu 5 kişi ve sezon açılmasına 2 hafta var ve 125 dönüm temizlenmesi gereken bir sürü yer ve outlet var. Yahu sezon başlamasına 2 hafta gibi bir kısa zaman var iken dışarıdaki tüm oteller fellik fellik personel aradığı bir zamanda biz patronun oğlunun personel almasını bekliyorduk. Neyse zaman günler hızlı geçmekteydi. Patronun oğlu beni çağırdı. Hoş geldin dedi bende hoş bulduk dedim. Bana direk olarak şu cümleyle başladı. Biz çalışmayan adamı atarız dedi. Tamam çalışmayan adamı tüm patronlar atarda durup duruken böyle bir cümleyle başlaması bir anda antipati yarattı. Yapacak bir şey yok, ben işçi o patron benim paraya ihtiyacım var onunda işçiye diye düşünürken. Birden aklıma geldi personel alımaları hakkında oda ben internette herkezin çok kullandığı bir siteye ilan verdim. Oradan bakıyorum dedi. Bende ya gazete bir meydancının köyünde veya bir maidin evinde bilgisayar olmadığını veya en azından olma ihtimalinin çok düşük olduğunu soyledim. Yok biz 5 yıldızlı oteliz öyle olmadık yerlere ilan vermiyoruz dedi. Yahu olmadık dediğin şey gazete ayrıca bu maidler ve meydancılar nasıl bizi bulurki. Neyse aman banamı kaldı dedim ama sonunda bu işin bana dokunacağını biliyordum. 
Neyse kendi çabalarımızla tanıdık tum çevreye haber saldık personel eksikleri için neyse birkaç tanıdıktan haber geldı sana eleman gönderıyoruz diye neyse elemanları alt kademe dahı olsa patronun oğluna göstermemiz gerekiyordu kural değimli uyulacak. Elemanı dept. Müdürü ile beraber yukarıya patrona cıkardık. İşe almak istediğimiz bir maiddin yaşı 39 yaşlarında tipik Anadolu kadını ve şimdiye kadar birkaç otelde çalışmıştı. Patronun oğlu karşısına aldı. Nerelerde çalıştığını sordu oda anlattı tam oldu bu iş derken patronun oğlu kadına dönerek ‘Tell me about your self in english’ dedi biz departman müdürü ile dumura uğradık birbirimize bakıyordukki ikinci bomba patladı aman boşver sen İngilizce nasılsa bilmezsin gibi bir söz geldi patronun oğlundan. Neyse alın bakalım dedi. Biz kadıncazın yanında ikinci şoka girdik. Çıktığımda utancımdan sırılsıklam terlemiştim. Neyse kadıncazı başlattık. Yani bir çok otelde çalıştım ama bu kadar kötü bir personel alımı görmedim. Genelde otellerde herkesi bildiği gibi ilk önce personel müdürü sonra dep. Müdürü konuşur arkasından uygunsa GM cıkarır onaylatılır.
Bir ara 1 aylığına fransadan çok iyi bir GM getirdiler adam gerçekten tüm dünyada bilinmiş tüm otellerde çalışmış ve bilgisi gerçekten yüksekti. Oh dedim kendi içimden international bir adamdan çok iyi şeyler örgene biliriz diye düşünmüştüm ki baktım 2 hafta sonra genel müdür bize sormaya başladı bu arabayı kim kullanacak ben mi bu patronlarmı valla müdürüm Türkiye böyle özellikle bazı patron otelleri boyle çalışır sizde alışırsınız dedık. Bir gün Gm beni patronun oğlu çağırdı. Çıktık yanına oturduk satın almaya yürüme bandı alınmasını kamyonetimizden inen malzemelerın yürüme bandında depolara taşınmasını söyledi. GM müdürle birbirimize baktık ama kamyonetımız yokki olsun yakında olur siz her kamyonete uyan bir yürüme bandı bulun kamyoneti alınca arkasına takarız dedi. Gülmemek için kendimi zor tuttum. Ofisten Çıktık GM bana baktı ben ona baktım ben gıdeyım ofısıme dıyerek hemen yanından ayrıldım cunku daha fazla o katta kalırsam kahkaha atmak zorunda kalacaktım. Neyse GM müdürümüz 4 haftayı tamamlamadan işten ayrıldı kendi memleketine döndü. Oysaki gelmeden evvel herkez kendi arasında iddaya girmişti ben 1,5 ay demiştim. Kaybettım diger var olan müdürler 1 aydan az kalır demişlerdi.
Ha bu arada otele onburo mudur basladı sonra 1 hafta sonra cıktı arkadan başka bir öbüro mudur başladı ıkısıde bırbırınden değerli arkadaşlardı gerçekten işlerini iyi biliyorlardı. Ama durumu gören kaçıyordu. Rezervasyon şefi ayrıldı, arkadan HK müdürü arkadan cost kontrol ayrıldı. inanılmaz bir sirkilasyon yaşanmaktaydı.
Dıkkat edın halen F&B müdürümüz yok artık otel açılacak neyse bır gun toplantı esnasından patrona elimde çok iyi bir cv var kendsinide tanıyorum dedim. Birçok iyi otellerde f&b müdürlüğü yapmış bir arakadaş dedim cv ye baktı. İyide bu adam üniversite okumamış. Ya müdürm tamam okumamış ama otellere bakın nekadar iyi otellerde çalışmış hemde uzun süreler. Bana patron donerek ben otelime unıversite mezunu olmayan adam almam dedi. Ya ben bir çok kıravatlı üniversite mezunu adam biliyorum hiç birisi bir işe yaramaz bu iş sadece üniversite okumakla olmaz. Adamın bir geçmişi var hemde çok iyi otellerde bizlerin gıbtayla çalışmak istediğimiz yerlerdir çalışmış adam. Ve kardeşim bu adamıda işe almadı.
Elimizde 1 restaurant şefi var. F&B müdür gibi konumda olan bir arakadaş bana bir gün geldi bar menülerini çıkarmamız lazım dedi bende tamam bana reçeteleri ile beraber bir menü hazırla getir dedim. 1 gün sonra geldi hemen costa verdim. Oda fiyatlarını ayarladı. Fiyat biçildi içkiler costa dedımkı gıdelım yukarıya onaylatalım yoksa sonra patlamısın yukarıdakıler dedık. Neyese cıktık yukarı elımızde receteler fiyatlar. Bu olsun şu olsun derken. Patronun oğlundan bir soru kokteylerin içine alkol konurmu???? Evet ben ve costtakı arkadaş söyle bir bakıştık. Evet efendim konur. Peki niye domates suyu veriyoruz müşterlere dedi. Biz gene costla bakıştık efendim 1. Si biz bundan blady mary yapıyoruz ikinci misafirlerimiz çoğu rus ve rus mısafırlerım domates suyunu çok seviyor. Patron durdu durdu ama beş yıldızlıyız bize domates suyu vermek yakışmaz çıkarın menüden!!!!!!!!! Saçımı başımı yolmak üzereydimki ikinci soru geldi cola ve domates suyundan kokteyle yapılırmı????? Kendi kendime yakında terapiye gitmem lazım ben soruları yanlış duyuyorum galiba diye düşünmeye başladım. O sırada costçuya döndüm çocuğun suratı hayalet görmüş gibi ben beyaz olmuştu. Neyse olmaz efendim cola ve domates suyundan kokteyl diyerek ofisden çıktık elımızde kuşa dönmüş bir kokteyl menüsü vardı. Ama domates suyuda yoktuuuuu......devam edecek


yazan xxx