30 Aralık 2012 Pazar

Ruslar internet üzerinden tur satın almayı sevdi




Türkiye, 2012’de en çok ziyaretçi çeken ülkeler sıralamasında 29,3 milyon kişiyle 6’ncı sıraya yükseldi. 2013’te uluslararası turizmin yüzde 2-4 civarında büyümesi beklenirken, bu büyümeden pay almak isteyen küçük ve orta ölçekli tesislerin internet satış kanalını daha etkin kullanmaları tavsiye ediliyor. 



Konaklama sektörüne yönelik çözümler geliştiren CloudArena'nın kurucu ortağı Tolga Yalçınkaya, 2012 yılında internet üzerinden yapılan satışların yüzde 10 arttığına işaret ederek, bu alandaki gelişmeye dikkat çekti.
 
Konaklama sektörüne yönelik çözümler geliştiren CloudArena, bulut bilişim tabanlı dijital konaklama tesisi yönetim ve pazarlama sistemi HotelRunner ile konaklama tesislerinin doğru ve etkin bir online varlığa sahip olmalarını sağlıyor. Türkiye’nin 2012 yılında turizm alanında başarılı bir yıl geçirdiğini belirten Tolga Yalçınkaya, interneti yoğun ve etkin kullanan genç nüfusun da etkisiyle seyahat öncesi ve sonrası aktivitelerin artık sanal ortama kaydığını vurguladı. Yalçınkaya, "Doğru ve etkin bir online varlığa sahip tesislerin doluluk oranlarının ciddi seviyede arttığı görüldü." dedi.
 
Yalçınkaya'nın verdiği bilgiye göre 2012 yılında en çok rezervasyon 3,73 milyon yerli, 13,2 milyon yabancı ziyaretçi ile Antalya’daki tesislere yapıldı. İkinci sırada 3,43 milyon yerli, 11 milyon yabancı ziyaretçiyle İstanbul yer aldı. Sosyal promosyon imkânlarının da etkisiyle HotelRunner kullanan tesislerin online direkt rezervasyonlarında 7 kat artış sağlandı. Bunun etkisiyle tesislerin doluluk oranları ortalama yüzde 27 oranında arttı. HotelRunner’ı kullanan tesislerin yabancı ziyaretçileri en çok Almanya, Rusya ve İngiltere’den geldi. 2013’te ise kış sporları ve din turizmi başta olmak üzere Türkiye’ye en çok ziyaretçi gönderen ülkelerin ise Almanya, Rusya, Bulgaristan ve İran olacağı öngörülüyor.  (Haberrus)

Google 2013’te seyahat sektörü için hazırladığı yenilikleri açıkladı





Sanal dünyanın dev ismi Google, turizm sektörüne verdiği önemi günden güne artırıyor. Arama motoru seyahate yönelik uygulamaları Google Flight Search ve Hotel Finder için yeni yılda bir dizi yenilik hazırladı.



Ekonomik krizlere rağmen büyümeye devam eden turizm sektörü Google’ın artık daha fazla ilgisini çekiyor. Şirket sistemlerini seyahat tutkunları için daha cazip hale getirmeye çalışıyor. İşte Google’ın seyahat sektörü için sunduğu uygulamalarına getireceği yenilikler:
- Flight Explorer adlı yeni bir uygulama devreye girecek. Google ‘deneysel’ olarak nitelediği bu uygulama ile belirli bir destinasyona en ucuz uçak bileti kullanıcıya önerilecek.
- Uçuş ücretleri ve diğer masraflar hakkında kullanıcının daha kapsamlı bilgi edinebilmesi için Flight Search adlı uygulama Wi – Fi gibi kolay ulaşılabilen bir hizmet olacak.
- Uluslar arası uçuş bilgileri ve fiyat bilgileri 2012’ye nazaran daha kapsamlı sunulacak.
- Hotel Finder uygulaması küresel ölçekte farklı değerlendirme sistemlerinin bilgilerine de ulaşılacak.
- Hotel Finder küresel bir ‘rollout’ sistemiyle hizmet verecek.

KAYNAK:turizmguncel

DOĞRU TARAFTA OLMAK


Sürmeli: Yemeğimizi çalışanlarımızla yer, çayımızı birlikte içeriz






Sürmeli, bencilliğin başarının önüne geçtiğini, 'ben' ifadesinin yerini 'biz' kelimesine bırakması gerektiğine inandığını söyledi.
ANTALYA- Antalya Girişimci İşadamları Derneği (AGİD) İş Kadınları Komisyonu'nun Antalya Crowne Plaza Otel'de Kütahya Porselen Yönetim Kurulu Üyesi Sema Güral Sürmeli’nin katılımıyla “Tecrübe Paylaşım Toplantısı” düzenledi.
Sema Güral Sürmeli, iş yerlerinde patron ve çalışan ayrımı yapmadıklarını belirterek "Hepimiz bu şirketin çalışanıyız. Yemeğimizi hep beraber yer, çayımızı muhabbetle içeriz. Bu sistem bizi her zaman başarıya götürmüştür." ifadesini kullandı. Bencillikten hoşlanmadığını kaydeden Sürmeli, bencilliğin başarının önüne geçtiğini, 'ben' ifadesinin yerini 'biz' kelimesine bırakması gerektiğine inandığını söyledi.



AHMET YAHYA TAŞÇI: AGİD, KOBİ’LER İÇİN ZARURET HALİNE GELİYOR

Toplantı öncesinde AGİD Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Yahya Taşçı açılış konuşmasını yaptı. Taşçı “ 500’ü aşan üye sayısıyla Antalya’nın en büyük iş adamları derneği olan AGİD 19 yıldır hizmet vermenin gurunu yaşıyor. Dünya ekonomik konjöktürünün çok farklı hale geldiği bu günlerde yurt dışına açılma ve ihracat büyük sermayeli şirketlerle rekabet edemeyen KOBİ’ler için zaruret haline geliyor. İşte tam bu noktada AGİD ESİDEF ve TUSKON’un faaliyetleri ayrı bir değer kazanıyor ve üye iş insanlarımız için uluslar arası bir ağ oluşturarak size hizmet veriyor.



AGİD BAŞARILI KOMİSYON ÇALIŞMALARI YAPIYOR

Biliyorsunuz ki KOBİ ler için uluslar arası piyasalarda Pazar araştırması ve fizibilite yapmak çok zor ve çok maliyetli bir iştir. Ayrıca Afrika gibi ülkemiz için önemli pazarlarda yer yer güvenlik sorunları yaşamaktadır. İşte bu zorlukları en aza indirmek ve yurtdışı açılımını kolaylaştırmak AGİD için en önemli misyon haline gelmiştir. Bunun yanı sıra AGİD başarılı komisyon çalışmaları tecrübe paylaşım toplantıları, eğitim seminerleri ile de üyelerine hizmet vermeye devam etmektedir. Bu akşam ki programın mimarı AGİD İş Kadınları Komisyonu olduğundan böyle başarılı ve güzel bir program hazırladıkları için İş Kadınları Komisyonumuz üyelerine huzurlarınızda teşekkür etmek isterim.  Çok kısa bir süre önce kurulmasına rağmen hızla organize olup arka arkaya başarılı programlar hazırlamaları kadının iş hayatındaki Önemi hakkında çok önemli mesajlar vermektedir “dedi.


“KADIN ELİ “ PROJESİNİ GERÇEKLEŞTİRDİK.

AGİD İş Kadınları Komisyonu üyesi Hülya Bostancı Komisyonun çalışmaları hakkında bilgi verdi. Bostancı “AGİD İş Kadınları Komisyonu Ocak 2010’da kurulmuştur. Bünyesinde üretimden, hizmet sektörlerine kadar farklı sektörlerden iş kadınları yer almaktadır.  Kadınlara has heyecan ve girişimcilik ruhunu katarak birçok önemli projeye imza atmaktadır. Bu kapsamda olan bazı projelerden bahsetmek gerekirse; Antalya ve ilçelerindeki kadın girişimcilerini desteklemek amacı ile  “kadın eli “ projesini gerçekleştirdik. Farklı konularda kişisel gelişim eğitimleri organize ettik.


“DUVAR KÂĞIDI UYGULAYICI” PROJESİNİ GERÇEKLEŞTİRDİK. 

Kadınlara istihdam sağlama çalışmalarımız kapsamında, yerel belediyeler ile birlikte “duvar kâğıdı uygulayıcı” projesini gerçekleştirdik.  Yine bu kapsamda KOSGEB Başkanı’nı ziyaret ettik. TUSKON’ un düzenlemiş olduğu Rusya federasyonu işkadınları birliği yetkilileri ve üyesi ile ikili iş görüşmeleri yaptık. Çeşitli platformlarda bilgi ve tecrübe paylaşım toplantıları yaptık. 2011 yılında dernek bünyesinde başlattığımız “sevgi evi” destekleme projesinin kapsamında olan çalışmalarımıza bürokratlarımızın destekleri ile devam etmekteyiz. Bu bağlamda kadın komisyonumuz gerçekleştirdiği başarılı projelerine 2013 te de sosyal sorumluluk, tecrübe, paylaşım ve toplumsal çalışmalarıyla yoluna devam edecektir.” Dedi.
DİSİPLİNLİ VE ÖZVERİLİ OLUNMASI GEREKİYOR
Antalya Girişimci İşadamları Derneği (AGİD) İş Kadınları Komisyonu'nun düzenlediği 'Tecrübe Paylaşım Toplantısı'nın konuğu olan Sürmeli, iş hayatını ve tecrübelerini paylaştı. "Olmazsa olmazım, annem ve babam." diyen Sürmeli, başarının ilk adımının 'inanmak' olduğunun altını çizdi. Devamında disiplinli ve özverili olunması gerektiğini ifade eden Sürmeli, kendi kişisel başarısında başrolü babasının oynadığını belirtti. Sürmeli, "Önümdeki örnek model babam. 40 yaşından sonra hiç bilmediği İngilizce dilini öğrendi. Bu kadar büyük bir modelden hem yararlandım, hem de onun gibi olmaya çalıştım." diye konuştu. 'İnanırsak başarabiliriz' diyen Sürmeli, iş yaşamında hep 'yapılmaz' denileni gerçekleştirmek için çabaladığını vurguladı.
Çalışma hayatında yanlış yapmanın da gerekli olduğunu savunan Sürmeli, "Sistem içinde hata yapın. Hata yapıyorsanız, çalışıyorsunuz demektir. Tecrübeler bizi başarıya götürür." şeklinde konuştu.
Toplantı sonunda AGİD İş Kadınları Komisyonu Başkanı Aslı İnce Sema Güral Sürmeli’ye toplantıya iştiraklerinden dolayı plaket takdim etti. Ayrıca Sema Güral Sürmeli’ye Fahri Üyelik ünvanı verildi.


kaynak:turkiyeturizm

Avrupalı yatırımcı kriz dinlemedi, lüks otel alma eğilimi sürüyor





Jones Lang LaSalle Hotels’in en son yapmış olduğu Otel Yatırımcıları Duyarlılık Araştırması’na göre, katılımcıların %40’ı önümüzdeki 6 ay boyunca eğilimlerinin varlık “satın almak” yönünde olacağını ve Almanya’daki kilit şehirlerin yanı sıra Londra, Varşova, Viyana, Amsterdam ve Paris gibi Avrupa’daki önemli pazarlara yöneleceklerini belirtti.




Jones Lang LaSalle Hotels Kuzey Avrupa CEO’su Jon Hubbard “Araştırma sonuçları, Avrupa’daki ekonomik problemlere karşın otel gayrimenkullerine olan güvenin arttığını göstermiştir. Beklenen kapitalizasyon oranı ortalama %7,2 seviyesinde kalırken, Paris, Londra ve Almanya’nın kilit şehirlerindeki agresif teklif verme süreçleri fiyatların tavan yapmasına neden olmuştur. İç verimlilik oranı beklentileri gözle görülür şekilde gerilemiş, 170 baz puan düşüşle %13,7 seviyesine oturmuştur; ki bu düşüş de Avrupa’daki otel gayrimenkullerine devam etmekte olan güçlü yatırımcı ilgisinin bir göstergesidir.

Avrupa, Orta Doğu ve Afrika bölgesindeki en rağbet edilen gayrimenkullere bakıldığında, katılımcıların %28,8’i lüks otelleri satın almayı hedeflediğini belirtmiştir; ki Mayıs 2012’de yapılan Otel Yatırımcıları Duyarlılık Araştırması’na göre bu sınıfa olan ilginin ciddi bir biçimde artmış olduğu gözlenmiştir. Güncel araştırma sonuçlarına göre, ekonomik/limitli hizmet veren oteller ve uzun dönem kalışlı otellergibi daha alt kategoride olan sınıflar ise en az ilgi gören gayrimenkul tipi olmuştur. Ancak, gelişmekte olan pazarlardaki olanaklardan ötürü Orta ve Doğu Avrupa’daki yatırımcıların ekonomik otellere olan ilgisinin sürdüğü görülmüştür.

Kaliteye olan ilginin artması beklentisi sebebiyle, yatırımcılar Varşova, Stockholm, Münih ve İstanbul’da beklenen kapitalizasyon oranının daha da düşeceğini düşünmektedirler. Sürpriz bir sonuç ise, Batı Avrupa’daki beklenen getiri (kapitalizasyon) oranının en düşük seviyede çıkmış olmasıdır, Paris’teki oran %6,1,Londra’daki oran ise %6,3 seviyesindedir.

Araştırma, yatırımcıların otel performansları konusunda kısa ve orta vadede olumlu bakmaya devam ettiklerini ortaya koymuştur; ancak bir önceki araştırmaya kıyasla özellikle orta vadede daha temkinli bir yaklaşım söz konusudur. Araştırmadaki 37 şehir içinden, %51’nin (19) 6 aylık kısa vadede performans açısından büyüme göstermesi beklenmektedir. Orta vadede performans büyümesi 6 ay önce yapılan araştırmada 31 şehirde beklenirken, bu sayı yeni araştırmada 24’e gerilemiştir.” açıklamasında bulundu.

Jones Lang LaSalle Hotels Avrupa Kıtası CEO’su Christoph Härle 
ise yaptığı açıklamada “Her ne kadar yatırımcılar otel performansları konusunda genel olarak olumlu beklentilere sahip olsa da, Güney Avrupa’daki kurumsal ve resort pazarlarındaki zorluklardan ötürü, kısa vadede bu bölgelerle ilgili performans beklentilerinin düştüğünü gözlenmiştir. Örneğin, Madrid, Lizbon ve Milano gibi pazarlarda oda başı gelirler düşmeye başlamıştır. Ancak, olumlu gelişmelere bakıldığında, İskandinav pazarı mevcut pazardaki başarısı ve bir tatil destinasyonu olarak büyümeye başlaması sebebiyle, yatırımcıların kısa vadede güvendikleri bir pazar konumuna gelmiştir. Performans açısından en olumlu öngörü, Alman otel pazarının en iyi sonuçlarına sahip Münih için olmuştur.”  dedi.

kaynak:tourismtoday

Turizm işletmeleri "tehlikeli işyeri" başvurusu yapacak





İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamındaki İşyeri Tehlike Sınıfları Tebliği Resmi Gazete’de yayınlandı. 1 Ocak 2013'ten itibaren gece kulüpleri ve barlar, 30 Haziran 2014 tarihinden sonra da oteller, 50 kişiden az çalışanları varsa "tehlikeli işyeri" sınıfına geçmek için başvuru yapacak.



Söz konusu tebliğe göre, 50’den az çalışanı olan bar, meyhane ve birahanelerde, içecek sunum faaliyetleri (alkollü-alkolsüz) ile gazino, gece kulübü, taverna, diskotek, kokteyl salonları, vb. yerlerde içecek sunum faaliyetleri (alkollü-alkolsüz) işlerini iştigal eden işyerleri ‘tehlikeli’ işyeri sınıfına alındı.


1 Ocak 2013 tarihinden itibaren geçerli olacak değişiklik, 30 Haziran 2014'ten itibaren de oteller için geçerli olacak. 


Ayrıca, "tehlikeli işyeri" sınıfına alınan işletmeler, işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanını tesislerinde istihdam etmek zorunda olacak.





KAYNAK:turizmnews

PTYB NASIL KURULDU NASIL BÜYÜDÜ



PTYB NASIL KURULDU NASIL BÜYÜDÜ 2005 yılında turizme gönül vermiş 6 kişi küçük bir kafede bir araya geldiğimizde, sorunlarımızın, dilimizin, dertlerimizin, çözümlerimizin aynı olduğunu fark ettik; dahası gelecekle ilgili endişelerimizin ortaklığını gördük.

Öyle ki aynı sosyal çatıyı paylaşan, neredeyse aynı özel hayatları yaşayan bu insanların bireysellikleriyle sorunların üstesinden gelebilme gücünün, birlikte olmakla doğacak güçden çok daha küçük olduğunu fark ettik. Üstelik hepimiz de turizmde genel müdürlük yapmış yapagelmiş insanlardık…
O günlerde hedefimiz bizim dertlerimizi beraber yaşamış insanlarla, meslektaşlarlarımızla biraraya gelebilmek ve sektörel sıkıntılarımızı istişare ile çözüme ulaştırmaktı.O zamanlardan hatırladığım ise ‘’şöyle yirmi kişi olsak da , sesimiz daha gür çıksa’’ temennimdi. Kendimizi ifade ettikçe çoğaldık, bildiklerimizi insanlarla paylaştıkça büyüdük yüz olduk, ikiyüz olduk derken daha sık ve aktif iletişim kanalları aramaya başladık, sosyal platformları google gruplarını kullandık, sms faturalarımız arttı ve nihayetinde facebook’u keşfettik..
Bu keşif bizim kendimizi anlatmamızı ve birbirimizi dinlememizi sağladı. 2006 yılının başlarında üye sayımız akılalmaz bir hale gelmişti beşyüz kişi olmuştuk. İyi birşeyler yapmaya başlamıştık ki bizimle aynı isimde gruplar kurulmaya başladı. O zaman bana sorulduğunda ‘’sektörümüzün sorunları çok ; sorunlara duvar örerken kimi bir tuğla koyar kimi elli tuğla, hepsi faydalıdır’’ demiştim ki hala aynı görüşteyim (birkaç küçük farkla)…
İlerleyen zamanlarda şu açıklamayı yapma ihtiyacı doğmuştu ‘’bizim hiç bir grup zümre inanış ve siyasi duruşla ilgimiz yoktur. Bireysel olarak farklı görüşlerimiz olsa da birlikte aynı hedefe aynı heyecanlı adımları atan insanlarız, bizi siyasallaştırmak, bir tarafa yamamak amacımızdan sapmamızı sağlar ki bunu istemeyiz ; aksi halde bir siyasi partide faal olur turizm konuşulacaksa orda konuşurduk, ama biz politikacı değil turizmciyiz bizi aydınlatan tek ışık Mustafa Kemal Atatürk ışığıdır’’ demiştim. Bu gördüğümüz aksaklıklarla ilgili gerekli uyarıları yapmayacağımız anlamına asla gelmezdi, ne hükümete muhalefet yapıp sesimizi bağırır hale getiririz, ne de alkışlamaktan ellerimizi eskitir hale getiririz.
Biz söylenecek olan şeyleri kimseden çekinmeden söylemek istedik ve söyledik. Perspektif olarak da Ankara ve Antalya’dan bakarak sektörü anlamanın mümkün olmadığını İzmir’den Bursa’dan Kayseri’den Mardin’den Balıkesir’den de sektöre bakmamız gerektiğini vurgulayarak yeni bir bakış açısı getirdik.
Çoğalmıştık, büyümüştük ve sektörde birşeylere adım atmak istemiştik, o dönemde sektörel eğitimle ilgili çalışmalar yaptık… Ulvi amaçlarla kurulmuş birliğimiz en büyük kan kaybını o dönemde yaşadı. Kendi menfaatlerini ön plana almak isteyenler çıktı aramızdan ve sancılı bir süreç vukuu buldu. Dedikodular aslı astarı olmayan ithamlar, çok sıkıldık ve bir karar alarak çalışmalarımıza ara verdik.
Üç ay süren aranın ardından bin kişi olmuş grup sayımızla demokratik bir seçim önerdim ve seçim sonuçlarında kuruculuğunu yaptığım birliğe tekrar başkan seçildim. Sütten yanan dilimizin acısını yoğurdu üfleyerek dindirdik. Bu dönemin ardından hızla büyümeye devam ettik binlere ulaştık beşbinlere ulaştık, her yeni katılım yeni bir güç kattı bize; ben ve tüm arkadaşlarım bize ulaşan tüm sıkıntıları çözme yönünde gayret sarfettik, bildiklerimizi üyelere bize katılan gönüldaşlarımıza anlattık, çözdüklerimiz oldu çözemediklerimiz oldu.
Çözemediklerimize beraber üzüldük, bu bile ‘’Yalnız olmadığımızın’’ göstergesiydi. “Birlikten doğan güç”; sloganımız o dönemin ürünü olmuştu bir gönüldaşımızın bize hediyesiydi. Onu misyonumuz yaptık “birlikten doğan güç’’ sözünü hak etmeye çalıştık, çalışıyoruz….Bize dernek olmamız konusunda talepler geldi, dernek olup çalışmalar yapabilme taleplerini ciddi ciddi araştırdık. Ama hedeflerimiz daha büyüktü… Birlik olmak birlik yapısını elde etmek daha geniş kitleleri kucaklamak daha bağımsız olabilmemizi sağlayacaktı. Bu nedenle gönüllü birlik olmayı seçtik.
Profesyonel Turizm Yöneticileri olarak geçen ismimizin ardına birliği ilavesini yaptık. O günden beri PTYB kurumsal kimliğine ulaştı. Sektörümüzde faaliyet gösteren irili ufaklı birlikler de bize katıldı halkla ilişkilerciler geldi yiyecek içecekçiler, ön bürocular derken acentacılar, işletme sahipleri, yöneticileri derken şimdi neredeyse onbeşbin kişiyi kucaklar hale geldik. Yirmi kişiyi bir araya toplama hedefimizen bu günki büyüklüğümüze ulaştık.İlk adımımı attığım o günden bu yana hedeflediğim herşeye ulaştım. Şimdi daha büyük bir hedefimiz var ve bu büyük hedefe büyük bir aile olarak koşacağız.
PTYB’ye katlı veren herkese minnet sevgi saygı ve büyük bir sadakat duyuyorum. Bizler; yönetimde bulunan tüm arkadaşlarımın üstadlarımında benimle aynı düşüncede olduğunu gayet iyi biliyorum. Önümüzde Edirne çalıştayımız var Kasım ayının 6’sın da başlayacak. Gerek yerel yönetimler , gerek Valiliğimizin gerekse Bakanlık düzeyinde almış olduğumuz destek bize duyulan itimat doğru yolda olduğumuzun büyük bir göstergesidir. Katılımlarınızla ne kadar büyük bir aile olduğumuzu gösterelim.
Sektörümzün Türkiye’nin en dinamik ekonomik gerçeği olduğunu kamuoyuna duyuralım ve hak ettiğimiz degeri bizlere ve turizme kazandıralım.Hepinizi saygı sevgi ve muhabbetle kucaklıyorum.
PTYB NASIL KURULDU NASIL BÜYÜDÜ2005 yılında turizme gönül vermiş 6 kişi küçük bir kafede bir araya geldiğimizde, sorunlarımızın, dilimizin, dertlerimizin, çözümlerimizin aynı olduğunu fark ettik; dahası gelecekle ilgili endişelerimizin ortaklığını gördük.

Öyle ki aynı sosyal çatıyı paylaşan, neredeyse aynı özel hayatları yaşayan bu insanların bireysellikleriyle sorunların üstesinden gelebilme gücünün, birlikte olmakla doğacak güçden çok daha küçük olduğunu fark ettik. Üstelik hepimiz de turizmde genel müdürlük yapmış yapagelmiş insanlardık…
O günlerde hedefimiz bizim dertlerimizi beraber yaşamış insanlarla, meslektaşlarlarımızla biraraya gelebilmek ve sektörel sıkıntılarımızı istişare ile çözüme ulaştırmaktı.O zamanlardan hatırladığım ise ‘’şöyle yirmi kişi olsak da , sesimiz daha gür çıksa’’ temennimdi. Kendimizi ifade ettikçe çoğaldık, bildiklerimizi insanlarla paylaştıkça büyüdük yüz olduk, ikiyüz olduk derken daha sık ve aktif iletişim kanalları aramaya başladık, sosyal platformları google gruplarını kullandık, sms faturalarımız arttı ve nihayetinde facebook’u keşfettik..
Bu keşif bizim kendimizi anlatmamızı ve birbirimizi dinlememizi sağladı. 2006 yılının başlarında üye sayımız akılalmaz bir hale gelmişti beşyüz kişi olmuştuk. İyi birşeyler yapmaya başlamıştık ki bizimle aynı isimde gruplar kurulmaya başladı. O zaman bana sorulduğunda ‘’sektörümüzün sorunları çok ; sorunlara duvar örerken kimi bir tuğla koyar kimi elli tuğla, hepsi faydalıdır’’ demiştim ki hala aynı görüşteyim (birkaç küçük farkla)…
İlerleyen zamanlarda şu açıklamayı yapma ihtiyacı doğmuştu ‘’bizim hiç bir grup zümre inanış ve siyasi duruşla ilgimiz yoktur. Bireysel olarak farklı görüşlerimiz olsa da birlikte aynı hedefe aynı heyecanlı adımları atan insanlarız, bizi siyasallaştırmak, bir tarafa yamamak amacımızdan sapmamızı sağlar ki bunu istemeyiz ; aksi halde bir siyasi partide faal olur turizm konuşulacaksa orda konuşurduk, ama biz politikacı değil turizmciyiz bizi aydınlatan tek ışık Mustafa Kemal Atatürk ışığıdır’’ demiştim. Bu gördüğümüz aksaklıklarla ilgili gerekli uyarıları yapmayacağımız anlamına asla gelmezdi, ne hükümete muhalefet yapıp sesimizi bağırır hale getiririz, ne de alkışlamaktan ellerimizi eskitir hale getiririz.
Biz söylenecek olan şeyleri kimseden çekinmeden söylemek istedik ve söyledik. Perspektif olarak da Ankara ve Antalya’dan bakarak sektörü anlamanın mümkün olmadığını İzmir’den Bursa’dan Kayseri’den Mardin’den Balıkesir’den de sektöre bakmamız gerektiğini vurgulayarak yeni bir bakış açısı getirdik.
Çoğalmıştık, büyümüştük ve sektörde birşeylere adım atmak istemiştik, o dönemde sektörel eğitimle ilgili çalışmalar yaptık… Ulvi amaçlarla kurulmuş birliğimiz en büyük kan kaybını o dönemde yaşadı. Kendi menfaatlerini ön plana almak isteyenler çıktı aramızdan ve sancılı bir süreç vukuu buldu. Dedikodular aslı astarı olmayan ithamlar, çok sıkıldık ve bir karar alarak çalışmalarımıza ara verdik.
Üç ay süren aranın ardından bin kişi olmuş grup sayımızla demokratik bir seçim önerdim ve seçim sonuçlarında kuruculuğunu yaptığım birliğe tekrar başkan seçildim. Sütten yanan dilimizin acısını yoğurdu üfleyerek dindirdik. Bu dönemin ardından hızla büyümeye devam ettik binlere ulaştık beşbinlere ulaştık, her yeni katılım yeni bir güç kattı bize; ben ve tüm arkadaşlarım bize ulaşan tüm sıkıntıları çözme yönünde gayret sarfettik, bildiklerimizi üyelere bize katılan gönüldaşlarımıza anlattık, çözdüklerimiz oldu çözemediklerimiz oldu.
Çözemediklerimize beraber üzüldük, bu bile ‘’Yalnız olmadığımızın’’ göstergesiydi. “Birlikten doğan güç”; sloganımız o dönemin ürünü olmuştu bir gönüldaşımızın bize hediyesiydi. Onu misyonumuz yaptık “birlikten doğan güç’’ sözünü hak etmeye çalıştık, çalışıyoruz….Bize dernek olmamız konusunda talepler geldi, dernek olup çalışmalar yapabilme taleplerini ciddi ciddi araştırdık. Ama hedeflerimiz daha büyüktü… Birlik olmak birlik yapısını elde etmek daha geniş kitleleri kucaklamak daha bağımsız olabilmemizi sağlayacaktı. Bu nedenle gönüllü birlik olmayı seçtik.


Profesyonel Turizm Yöneticileri olarak geçen ismimizin ardına birliği ilavesini yaptık. O günden beri PTYB kurumsal kimliğine ulaştı. Sektörümüzde faaliyet gösteren irili ufaklı birlikler de bize katıldı halkla ilişkilerciler geldi yiyecek içecekçiler, ön bürocular derken acentacılar, işletme sahipleri, yöneticileri derken şimdi neredeyse onbeşbin kişiyi kucaklar hale geldik. Yirmi kişiyi bir araya toplama hedefimizen bu günki büyüklüğümüze ulaştık.İlk adımımı attığım o günden bu yana hedeflediğim herşeye ulaştım. Şimdi daha büyük bir hedefimiz var ve bu büyük hedefe büyük bir aile olarak koşacağız.
PTYB’ye katlı veren herkese minnet sevgi saygı ve büyük bir sadakat duyuyorum. Bizler; yönetimde bulunan tüm arkadaşlarımın üstadlarımında benimle aynı düşüncede olduğunu gayet iyi biliyorum. Önümüzde Edirne çalıştayımız var Kasım ayının 6’sın da başlayacak. Gerek yerel yönetimler , gerek Valiliğimizin gerekse Bakanlık düzeyinde almış olduğumuz destek bize duyulan itimat doğru yolda olduğumuzun büyük bir göstergesidir. Katılımlarınızla ne kadar büyük bir aile olduğumuzu gösterelim.
Sektörümzün Türkiye’nin en dinamik ekonomik gerçeği olduğunu kamuoyuna duyuralım ve hak ettiğimiz degeri bizlere ve turizme kazandıralım.Hepinizi saygı sevgi ve muhabbetle kucaklıyorum.


29 Aralık 2012 Cumartesi

Bu araştırma Avrupa pazarında otel satın almaların yönünü ortaya koydu




Jones Lang LaSalle (JLL) Hotels'in en son yapmış olduğu Otel Yatırımcıları Duyarlılık Araştırması'na göre, Avrupa'nın kilit pazarlarında lüks otel satın alma eğilimi gücünü koruyor.


Jones Lang LaSalle Hotels'in en son yapmış olduğu "Otel Yatırımcıları Duyarlılık Araştırması"na göre, katılımcıların yüzde 40'ı önümüzdeki 6 ay boyunca eğilimlerinin varlık "satın almak" yönünde olacağını ve Almanya'daki kilit şehirlerin yanı sıra Londra, Varşova, Viyana, Amsterdam ve Paris gibi Avrupa'daki önemli pazarlara yöneleceklerini belirtti.

Jones Lang LaSalle Hotels Kuzey Avrupa CEO'su Jon Hubbard konuyla ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi:

"Araştırma sonuçları, Avrupa'daki ekonomik problemlere karşın otel gayrimenkullerine olan güvenin arttığını göstermiştir.

Beklenen kapitalizasyon oranı ortalama yüzde 7,2 seviyesinde kalırken Paris, Londra ve Almanya'nın kilit şehirlerindeki agresif teklif verme süreçleri fiyatların tavan yapmasına neden olmuştur.

İç verimlilik oranı beklentileri gözle görülür şekilde gerilemiş, 170 baz puan düşüşle yüzde 13,7 seviyesine oturmuştur ki; bu düşüş de Avrupa'daki otel gayrimenkullerine devam etmekte olan güçlü yatırımcı ilgisinin bir göstergesidir.

Avrupa, Orta Doğu ve Afrika bölgesindeki en rağbet edilen gayrimenkullere bakıldığında, katılımcıların yüzde 28,8'i lüks otelleri satın almayı hedeflediğini belirtmiştir ki; mayıs 2012'de yapılan Otel Yatırımcıları Duyarlılık Araştırması'na göre bu sınıfa olan ilginin ciddi bir biçimde artmış olduğu gözlenmiştir. Güncel araştırma sonuçlarına göre, ekonomik/limitli hizmet veren oteller ve uzun dönem kalışlı oteller gibi daha alt kategoride olan sınıflar ise en az ilgi gören gayrimenkul tipi olmuştur.

Ancak, gelişmekte olan pazarlardaki olanaklardan ötürü Orta ve Doğu Avrupa'daki yatırımcıların ekonomik otellere olan ilgisinin sürdüğü görülmüştür.

Kaliteye olan ilginin artması beklentisi sebebiyle, yatırımcılar Varşova, Stockholm, Münih ve İstanbul'da beklenen kapitalizasyon oranının daha da düşeceğini düşünmektedirler.

Sürpriz bir sonuç ise, Batı Avrupa'daki beklenen getiri (kapitalizasyon) oranının en düşük seviyede çıkmış olmasıdır, Paris'teki oran yüzde 6,1, Londra'daki oran ise yüzde 6,3 seviyesindedir.

Araştırma, yatırımcıların otel performansları konusunda kısa ve orta vadede olumlu bakmaya devam ettiklerini ortaya koymuştur; ancak bir önceki araştırmaya kıyasla özellikle orta vadede daha temkinli bir yaklaşım söz konusudur.

Araştırmadaki 37 şehir içinden, %51'nin (19) 6 aylık kısa vadede performans açısından büyüme göstermesi beklenmektedir. Orta vadede performans büyümesi 6 ay önce yapılan araştırmada 31 şehirde beklenirken, bu sayı yeni araştırmada 24'e gerilemiştir."

İSKANDİNAV PAZARI YATIRIMCILARIN GÜVENDİĞİ BİR PAZAR HALİNE GELDİ

Jones Lang LaSalle Hotels Avrupa Kıtası CEO'su Christoph Härle ise yaptığı açıklamada "Her ne kadar yatırımcılar otel performansları konusunda genel olarak olumlu beklentilere sahip olsa da, Güney Avrupa'daki kurumsal ve resort pazarlarındaki zorluklardan ötürü, kısa vadede bu bölgelerle ilgili performans beklentilerinin düştüğünü gözlenmiştir.

Örneğin, Madrid, Lizbon ve Milano gibi pazarlarda oda başı gelirler düşmeye başlamıştır. Ancak, olumlu gelişmelere bakıldığında, İskandinav pazarı mevcut pazardaki başarısı ve bir tatil destinasyonu olarak büyümeye başlaması sebebiyle, yatırımcıların kısa vadede güvendikleri bir pazar konumuna gelmiştir.

Performans açısından en olumlu öngörü, Alman otel pazarının en iyi sonuçlarına sahip Münih için olmuştur" dedi.
kaynak:turizmdebusabah

Girne Rocks Hotel & Casino 23 derece sıcaklıkta kar yağdırdı





29 Aralık 2012 Cumartesi 11:30
Konuklarının yeni yıla karlı bir ortamda gidmesi için Girne Girne Rocks Hotel & Casino 23 derece sıcaklıkta kar yağdırarak Kıbrıs'ta farklılık yarattı.
GİRNE -  Konuklarının yeni yıla karlı bir ortamda gidmesi için Girne Girne Rocks Hotel & Casino 23 derece sıcaklıkta kar yağdırarak Kıbrıs'ta farklılık yarattı.  Kıbrıs gibi sıcak bir ada ülkesinde Rocks Hotel ilk defa kar yağdırarak yılbaşının şölen havasını yaşatıyor.



Otelde konaklayan misafirlerin yanı sıra Girne’de bulunan turistler için de görsel bir şölen yarattı.
Bu kar görseli karşısında kayıtsız kalmayıp fotoğraflarla bu görüntüyü ölümsüzleştirdiler.
Rocks Hotel Genel Müdürü Ercan Turhan; Rocks Hotel & Casino’nun her zaman olduğu gibi üstün hizmet ve kalitesiyle 2013 yılına hazır olduğunu ve herkesin yeni yılını kutladığını iletti.

kaynak:turkiyeturizm
B

28 Aralık 2012 Cuma

Rusya Tur Operatörleri Birliği, kış turizmi verilerini açıkladı



Rusya Tur Operatörleri Birliği, kış turizmi verilerini açıkladı. Bu sene kış sezonunda yurt dışında tatil yapan Rusyalı turistlerin sayısında yüzde 10 artış yaşandı.



Rusya Tur Operatörleri Birliği'nin ön verilerine göre, bu yılın tamamında yurt dışına giden Rusyalı turistler yüzde 20-25 oranında artış gösterdi.. Yılın ilk sekiz ayında tur operatörleri 8,4 milyon turiste hizmet verirken, yıl sonunda bu rakamın 11 milyona ulaşması tahmin ediliyor.

Devlet İstatistik Kurumu Rosstat'ın verilerine göre de 2012 yılının tamamında yurt dışına çıkan Rusyalı turist sayısı 15 milyonu buldu. Turistlerin çoğu (yüzde 54) 8-14 günlük ve fiyatı 1-2 bin doları geçmeyen turları tercih etti.

Yeni yıl tatili için Rusyalı turistlerin en fazla tercih ettiği yerlerin başında yine Bangkok, Münih, Prag, Milan, Barcelona, Paris, Roma, Viyana, Cenevre ve Berlin gibi kentler geliyor. Ukrayna ve Belarus turları da turistler arasında popülerliğini koruyor.

Biletix.ru'nun verilerine göre ise geçen kasım ayı tatilinde İstanbul’a gitmeyi planlayan Rusya vatandaşlarının sayısı da geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 8 artış gösterdi. (Turkrus.com)

TURGAY TURAN CLUB NENA GENEL MÜDÜRÜ OLDU



Manavgat Kızılağaç Bölgesinde bulunan Club Nena'nın Genel Müdürlüğüne deneyimli turizmci Turgay Turan getirildi.
Club Nena'nın yeni genel müdürü Turgay Turan 1977 yılında turizme başladı, 1985 yılından bu yana Antalya ve Bölgesinin tanınmış birçok tesisinde yöneticilik yaptı. Turan 1999-2003 yılları arasında da dört yıl boyunca yine Club Nena’nın genel müdürlüğünü yapmıştı.

Son olarak Çeşme Sheraton Otel’de genel Müdürlük yapan Turan, Club Nena’ya Genel Müdür olarak başlaması ile ilgili olarak yaptığı açıklamada, “ Bölgeyi 10 yıl önce bırakıp ayrılmıştım. Yine buradayız. Hedefimiz Club Nena’nın daha da iyi bir hizmet anlayışı ile, doluluk oranlarını arttırmak ve Türk Turizmine güzel hizmet edebilmek ”şeklinde konuştu.


kaynak:turizmgazetesi

TUYED 2013 yılının turizm trendlerini açıkladı




Turizm Gazeteci ve Yazarları Derneği'nin (TUYED) yaptığı "Turizmde trendleri araştırması, 2013'te, tatilini Avrupa'da geçirmek isteyen turistlerin tercih edeceği ilk 5 ülke arasında Türkiye'nin ikinci sırada yer alacağını ortaya koydu. 2013'ün turizm trendleri arasında, gemi turlarıyla, otellerdeki hamam, SPA bölümlerinde 'soğuk odalar'ı ön plana çıkacak.


TUYED'in araştırmalarına göre, 2013'ün 11 temel turizm trendi arasında, 'iç turizm', 'Otel-AVM kardeşliği' ve 'Tatil tercihlerini belirlerken sosyal medyanın kanaat önderliği koltuğuna oturması' gibi kavramlar daha çok konuşulacak.

TUYED Başkanı Kerem Köfteoğlu, seyahat uzmanları arasında yapılan bir anketle, 2013'te tatilini Avrupa'da geçirmek isteyecek gezginlerin en fazla tercih edeceği 5 ülkenin belirlendiğini, buna göre tercihte Hırvatistan ilk, Türkiye'nin ise ikinci sırada yer aldığını söyledi. Köfteoğlu, Avrupa'da tercih edilecek diğer ülkelerin de Çek Cumhuriyeti, Portekiz ve İzlanda olacağını kaydetti.
Köfteoğlu, TUYED Ar-Ge Birimi'nin gezi ve tur bilgileri veren dünyaca ünlü kurum ve kuruluşların yayınlarını tarayarak, '2013'nin başlıca 11 turizm trendi'ni belirlediğini belirterek, şu bilgileri verdi:
"Anketler, 2013'te tatilcilerin Pasifik bölgesinde en fazla tercih edeceği turistik merkezlerin Yeni Zelanda, Fiji, Tahiti, Bora Bora ve Avustralya olacağını söylüyor. Güney Asya'da ise Vietnam, Endonezya, Burma/Myanmar, Kamboçya ve Malezya en fazla tercih edilecek ülkeleri oluştururken, anketler, Orta Amerika'daki tercihin  Ekvador, Galapagos Adaları, Panama, Peru, Breziyla ve Arjantin'den yana kullanılacağını gösteriyor."

İÇ TURİZM BÖLGESEL MERKEZLİ BÜYÜYECEK
TUYED Ar-Ge Birimi'nin yaptığı araştırmalara göre, 2013'te moda olacak turizm ve seyahat türleri şöyle: Dünyada iç turizm hareketleri başta Asya ülkeleri arasında olmak üzere bölgesel merkezli gelişip daha da büyüyecek. İç turizm ekonomik krizlerden dolayı talep görecek. Talepler, kültürel yönleri ağır basan girişimleri hızlandıracak. Türkiye'de ise erken açıklanan 'erken rezervasyon' kampanyaları iç turizmin hareketlenmesine yol açacak.

OTEL-AVM KARDEŞLİĞİ GELİŞECEK
Başta Orta Doğu ve Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin ülkesi vatandaşlarının alışveriş tutkusu, alışveriş merkezleri (AVM) ile oteller arasındaki işbirliğini hızlandıracak. Yeni oteller, yoğunlaşan alışveriş talebinden daha fazla pay alabilmek için AVM'lere yakın olmayı tercih etmeye başladı. Bu durum, Körfez ülkelerinde otellerle AVM'ler arasında başlayan bütünleşmenin önümüzdeki dönemde hızlanıp, diğer bölgelere de yayılmasını sağlayacak.

SAĞLIK TURİZMİNDE 'SOĞUK' HİZMETLERLE TANIŞACAĞIZ
SPA ve wellness hizmetlerinde şimdiye kadar taşın, suyun, saunanın 'sıcak'la başlayan örnekleriyle tanıştık. Şimdi de 'soğuk'la başlayan yeni ürün ve hizmetlerle tanışacağız. Romalılar 2 bin yıl önce sıcak-soğuk tedavisini 'frigidarium' adıyla uyguladı. Bu yöntem şimdi yeniden diriltiliyor. Otellerde karşınıza buz odası, kar duşu, 'igloos' veya  'kriyoterapi' gibi bölümler çıkacak, sakın şaşırmayın. Kriyoterapi, deriye sıvı nitrojen sprey sıkılarak yapılan bir tedavi yöntemi. Bu yöntemin sporcu ve özellikle kalori yakmak isteyen kadınları sarması bekleniyor.

KARIŞTIR-EŞLEŞTİR EĞİLİMİ AĞIR BASACAK
Turistler arasında ucuz havayolu ile yolculuk edip, 5 yıldızlı otelde kalma istekleri yaygınlık kazanacak. Özellikle her şeyi bir anda talep eden ve 'yeni turist tipi' diye tanımlanan kesim, ürün ve hizmeti
'karıştır-eşleştir' yöntemiyle birleştirip satın alacak.

MOBİL CİHAZLARIN KULLANIMI ARTACAK
Tipik bir tatilci, tatile gideceği yeri belirlemeden önce 22 web sitesini ziyaret ediyor.  Dünyada sık yolculuk eden bir kitle var. Bunlar, nüfusun geri kalan kısmına göre mobil cihazları daha fazla kullanıyor. Bu kitle, yolculuk planını, tatil rezervasyonu ve uçuşlarını ayarlarken mutlak surette mobil cihazlar üzerinden yapacağından mobil cihaz kullanımı artacak.

SOSYAL MEDYA 'KANAAT ÖNDERİ' KOLTUĞUNA OTURACAK
Tatil tüketicisinin sosyal medyadaki yorumları daha da radikalleşecek ve yorumlara olan talep artacak. Tüketicilerin tatil kararlarında ürün ve destinasyon tanıtımı değil, sosyal paylaşımlar etkili alacak. 'Kanaat önderliği' koltuğuna oturan sosyal medya, 'tüketici işbirliği' kavramının gelişmesine de yol açacak.

TURLARDA DENENEN VE YAPILANLAR ÖNEM KAZANACAK
Sri Lanka'da bir fil üstünde yapılan tur, Türkiye veya başka bir ülkede tarlalardan çay toplama, oya iğne işini öğrenme, baklava açma, kilim-halı dokuma gibi deneyimler önem kazanacak. Bu deneyimleri yaşayanlar arasında, tatil dönüşü anı  anlatımları 'Şurayı gördüm' yerine, 'Şu deneyimi yaşadım' şeklinde değişecek.

KUZEY ÜLKELERİ DOĞANIN IŞIK GÖSTERİSİNE DAVET EDECEK
NASA uzmanları, doğanın son 50 yıl içinde en parlak ışıklarının Kuzey ülkelerinde görüleceğini söylüyor. 50 yılda bir gerçekleşecek ve bir anlamda doğanın insanoğluna sunacağı ışık oyunu, Mart ayı sonuna kadar izlenebilecek. Bu doğa deneyimin en iyi izlenebileceği İzlanda, Norveç ve İsveç gibi Kuzey ülkeleri talep görecek.

ASYA MUTFAĞI TALEBİ YAYGINLAŞACAK
Daha fazla gezmeye başlayan Çinli ve Hintli turistlerin, gittikleri ülkelerde kendi mutfaklarını da görmek istemeleri Asya mutfağını öne çıkaracak. Eskiden otellerde 'fantezi' gibi duran Asya mutfağı yaygınlaşacak. Oteller restoranlarından aşçılarına kadar birçok düzenlemeyi bu talebe göre yapacak.

'YASAK' BÖLGELERİN CAZİBESİ ARTACAK
Bir zamanlar ABD yönetimi tarafından 'yasak topraklar' olarak gösterilen Myanmar, Kuzey Kore, Küba, Kamboçya ve Libya'nın cazibesi artacak. Buraların başta savaş kuşağının çocukları Baby Boomer'lar (İkinci Dünya Savaşı sonrası doğan çocuklar için kullanılan terim) olmak üzere merak eden kesimler tarafından ilgi odağı haline gelmesi bekleniyor.

KRUVAZİYER MODASI HERKESİ SARACAK
Büyük gemilerle (kruvaziyer) yapılan turlara katılanların profili değişiyor. Şirketler artık hemen her kesime ve yaş grubuna yönelik gemi turu programları hazırlanıp farklı seçenekler sunmaya başladı. 2013-2015 yılları arasında mevcut gemilere 12 adet daha eklenecek. Bu durum, fiyatları daha cazip hale getireceğinden kruvaziyer modasının tüm kesimleri kapsayacak şekilde yayılacağı tahmin ediliyor. Nehirde gemi turları da rağbet görecek.

kaynak:turizmdebusabah

TURİZM HABERLERİ : SAHİLLERİN EN İYİ 10 PAZARI

TURİZM HABERLERİ : SAHİLLERİN EN İYİ 10 PAZARI: 1) AYVALIK PAZARI - 2) ALAÇATI PAZARI - 3) BODRUM PAZARI - 4) YALIKAVAK PAZARI - 5) MİLAS PAZARI - 6) MUĞLA PAZARI - 7) BARTI...

Antalya'da sıradışı bir otel inşa ediyoruz...

Titanic Grubu, en iddialı tesislerinden birini 2013’te Belek’te hizmete açmaya hazırlanıyor. 2012’ye hızlı başlayan grup, Almanya’da yapımı devam eden iki oteliyle de, yatırımda hız kesmeyeceğinin sinyalini veriyor.



HASAN ARSLAN
Otel zincirini genişleterek turizm sektöründe dev adımlarla ilerleyen Titanic Otelleri’nin Genel Koordinatörü Gökhan Özbatır’la grubun yeni yatırımlarını, özellikle de Belek’te yapımı süren Titatnic Infinitiy’yi  konuştuk. Özbatır, Titanic Grubu’nun  turizm stratejilerini Turizm Aktüel’e anlattı.
Öncelikle yeni otelinizin adından başlamak istiyorum. Otelinize hangi ismi vereceksiniz?
Hizmette sınırın olmadığı bir otel inşa ediyoruz. Adını da ‘Infinity Titanik’ koymayı planlıyoruz.  İsim konusunda karar verme aşamasındayız ama,  % 90 ihtimalle yeni otelimiz bu adı taşıyacak. Biliyorsunuz ‘Infinity’ sınırsız demek. Bu isim, bizim bu otelde vereceğimiz hizmet anlayışıyla tam anlamıyla örtüşüyor.  ‘Hizmette sınır yok’ klişesi, bizim otelimizde gerçeğe dönüşecek.
Otelinizi genel hatlarıyla tanıtır mısınız?
Çok geniş genel kullanım alanları var. Otelimiz İki lobby’den oluşuyor. Kapalı lobby’de yani iç mekânda, dış mekan havası yaşayacağız. Parklarıyla, bahçesiyle, yollarıyla, ağaçlarıyla çiçekleriyle, banklarıyla sokak satıcılarıyla, dükkanlarıyla sanki küçük bir şehirdeki en popüler mekanda bulunuyormuş izlenimi verecek. Üst lobbyde, karşılama resepsiyon bölümü mevcut. Üst lobby yaklaşık 3 bin metrekareden oluşuyor. Alt lobby ise, 10 bin metrekareden daha fazla bir alana yayılmış durumda.
Bu otelde sıradışı mekanlara şahit  olacaksınız. Mesela sıradışı bir SPA’mız var. Kullanım alanı 13 bin 500 metrekare. Doğrusu ben şimdiye kadar bu kadar büyük bir SPA görmedim. Bilinen SPA’ardan farklı olarak açık ve ısıtmalı tuzlu su havuzumuz olacak. Onun dışında en yeni ve sıradışı teknolojik ekipmanlar kullanılacak. Şu anda onların bağlantıları yapılıyor. Otel, bizim sahip olduğumuz araziye yapılıyor.  Otelin büyüklüğü 90 bin metrekare. Etrafındaki alanlarla beraber 120 bin metrekareye çıkıyor. Çünkü nehir ve deniz kenarı kullanım alanımız da olacak. Sadece nehir tarafını düşünürsek 120 bin, denizle beraber düşünürsek 170 bin metrekare bir araziye oturmuş olacağız. Ama arazi sınırlarımız 90 bin metrekare olacak. Kongre ve miting  salonlarımız da sıra dışı tarzımıza uygun olacak. 2 bin 200 m2’lik kapalı kolonsuz bir toplantı salonumuz var.  Ona ek olarak  bin 500 m2’lik bir fuaye bulunacak.  Bunun dışında 3 bin m2’lik bir kongre salonumuz daha var. Bunun dışında çeşitli büyüklükte daha başka toplantı salonlarımız da bulunacak.
Tesisimizde spora yönelik aktivitelerimiz de olacak.  4 tane UEFA standartlarında sahamız bulunacak. Yüzme grupları için olimpik havuz inşaatımız devam ediyor. Yine o tesis içinde ısıtmalı havuz var. Yatırımcılar birbiriyle en iyisini yapmak için yarışıyor. Bu şekilde Türkiye turizm alanında gelişiyor. Sıradan birşeyler yapıp devam etmek de bir seçenek ama biz her seferinde bir adım önde olmak için çaba sarfediyoruz. Kaliteli hizmet, parayla olur. Ama harcadığınız paranın karşılığını da almak önemli. Yıllardan beri bu sektörün içindeyiz. Biz harcadığımızın karşılığını almayı biliyoruz. 
Titanik olarak henüz markalaşma sürecini tamamlamasak da,  hedefimiz doğrultusunda belli bir çizgide  ilerliyoruz.  ‘Yaptığımız işler yapacaklarımızın teminatıdır’ diyoruz. Çok para harcayıp, çok para kazanmayı istiyoruz. ‘Infinity Titanik’, en yenisi, en iyisi olacak. Bildiğim kadarıyla 2013’de devam eden bu kapasitede bir otel yok. Konum olarak da çok avantajlı bir bölgedeyiz. Turizmde Türkiye’nin lokomotifi olan Antalya’nın gözbebeği Belek’in en güzel tesisini inşa ediyoruz. Antalya’ya en yakın tesis bizimki olacak.  4 tarafı deniz ve ormanla kaplı uçsuz bucaksız golf sahaları, uçsuz bucaksız koruma alanlı orman, bir tarafı deniz ve nehirle birleşmiş çok güzel bir otel yapıyoruz. Buraya yakışan bir otel yapacağız ve tesisin hakkını veren bir hizmet kalitesi sunacağız.
Geçen yıl çok iyi bir sezon geçirdik. Ancak bu yıl seyir biraz yavaşladı. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?
Yaklaşık 5 yıldan beri sektörde, artan bir gelişim ivmesi var. Fakat 2010 ile 2011’i karşılaştığımızda o artış biraz daha fazla oldu. Hem turist sayısı, hem gelir açısından 2010’a göre 2011, çok iyi rakamlar yakaladı. Ama hep böyle olacağı anlamına gelmiyor. Belirli oranlarda artış zaten olacak. Her zaman yüksek oranda bir artış gerçekleşmeyebilir. Öyle olsaydı zaten yatırımcılar hemen kollarını sıvardı. O zaman da zaten kapasitede yetersiz kalırdı.
Geçen sene turizm rakamlarımızın bu kadar iyi olmasının sebebi, Arap Baharı ve Kuzey Afrika’daki dalgalanmalardı. Mısır ve Tunus, ciddi şekilde turist potansiyele sahip ülkelerdir. Geçen yıl onlar kan kaybetti.  Yunanistan’da da kriz oldu. Bu yıl onlar da aksiyonlar yaptılar. Türkiye’de 2011’e göre 2012 biraz daha yavaş seyrediyor ama çok fazla bir düşüş olmadı. Esasen bu düşüşün nedeni, İran’dan kaynaklanıyor. İran’a kontenjan ayıran oteller, aradığını bulamadı. Hem İran’daki enflasyon yükseldi, hem de ülkemiz ve İran’ın arası politik olarak  çok iyi değil. Yine de 2010 seviyesi yakalanacak diye düşünüyorum. 2013’te ne olacak derseniz? 2013’te de çok fazla artış beklememek lazım. Ayağımızı yorganımıza göre uzatmalıyız.  Aynı misafir yine gelecek.
Titanic Grubu’nun yeni yatırımları devam edecek mi?
Oteller zinciri daha ne kadar büyür, bilemiyorum. Devam ediyoruz ancak, kendimizi şu kadar otel, şu kadar yatak sayısı diye limitlemek ve ya olmayacak rakamlara endekslemek istemiyorum. Biz gerçekleşebileceğine inandığımız her türlü yatırıma varız. Ama bu pek çok şarta bağlı. Yatırım sana uyar, sen ona uymazsın. İstersin, ekonomik olarak ulaşamazsın. Ama ayağı yere basan, ne çok hızlı, ne de çok yavaş olan bir büyüme gerçekleştireceğimize inanıyorum. 100 Milyon Euro’luk bir yatırım gerçekleştirirsiniz, o sene 1 otel açarsınız. 50 Milyon Euro’luk, 30 Milyon Euro’luk bir yatırım yaparsınız, o sene 3 tane otel açarsınız. Yatırımlarımızın hangi hızda devam edeceği, ekonomik iyileşmelere bağlı ama, biz durmayacağız, durmak istemiyoruz.
Bu arada Berlin’de de otel yatırımlarınız var. Onlar hangi seviyede ilerliyor?
2013’te sadece Belek’te değil, Almanya’da da iki otelimiz hizmete girecek. Her ikisi de Berlin’de olan otellerimizin inşaatları devam ediyor. Berlin’in tam merkezinde yer alan otellerimizden bir tanesi 3 yıldızlı,  diğeri de 5 yıldızlı ve 210 oda kapasiteli. Neden Almanya’da ve neden Berlin  derseniz? Çünkü Berlin’i iyi biliyoruz.  Yönetim Kurulumuz, Yönetim Kurulu Başkanımız, Berlin’de bu işi başaracağımıza kesin gözüyle baktılar. Geçen bir yıl içinde de bunu ispat ettik. Burada %90’lık bir doluluk yakaladık. Biz bu işi bildiğimizi Avrupa’ya ispat ettik.
Almanya’daki bu başarınızı başka ülkelerde de sürdürmeyi, başka ülkelerde de yeni otel yatırımları yapmayı düşünüyor musunuz?
Başka ülkelerde de olur niye olmasın? Fakat önce bildiğimiz yerlere bir demir atalım da, sonrası mutlaka gelecektir. Bu şehir oteli de olur, kıyı oteli olur farketmez. Biz her ikisini de güzel yaptığımıza inanıyoruz.  Almanya, otelimizden memnun. Hep güzel teklifler, güzel iltifatlar alıyoruz.  Otelimizden memnun olma oranı %96. Almanya’da otellerimizde kalan 100 kişinin 96’sı memnun. Böyle bir memnuniyet varsa, demek ki hizmetimiz iyi.  Biz ne diğer otellerin üstüne çıkarız, ne de onlarla aynı seviyede oluruz. Biz ortada, kaliteli bir oteliz. 
Bir Türk otelimize geldiğinde, ‘İyi ki gelmişim’ diyor. En azından peynirini yiyebiliyor, zeytini yiyebiliyor, Türk usulü kahvaltısını yapabiliyor. Tabii yabancı biri geldiğinde o  da memnun oluyor, o da kendi usulüne yemeğini yiyebiliyor. Bizim otellerimiz yıldızsız da olsa, 3 yıldızlı da olsa, 5 yıldızlı da olsa biz müşterimize bavul taşıtmayız. Bir otele geliyorsun, paranı veriyorsun ve bavulunu kendin taşıyorsun. Öyle olmaz. Bizimle aynı kalitedeki otellerden en az 20 personel fazlamız var. Ama bu da bize artı olarak dönüyor. 25 personel daha fazlamız olsaydı, belki daha iyi olacaktı. Zaten hizmet insanla olur. Kazandığınız parayı insana harcarsanız,  o para size daha çok döner. Biz bu felsefeyi sürekli hale getirdik.  Uyguladığımız  bu sistemden de çok memnunuz.
Otellerinizde çalışan personelinize verdiğiniz eğitimler ile de dikkat çekiyorsunuz…
İşlerimiz gerçekten güzel. Berlin’deki otelimize personelimizi buradan gönderiyoruz. Biz personelimize 1’er yada 2’şer aylık eğitim veriyoruz. Departman müdürlerimiz oraya gitti. Hausekeeping müdürümüz gitti, personel müdürümüz gitti. Biz zaten ordaydık. Şimdi de belli aralıklarla kontrole gidiyoruz. Gördüğümüz eksiklikleri anında gideriyoruz.
Yatırım için Türkiye’de başka hangi bölgeleri düşünüyor sunuz?
Uygun yatırımlara ülkemizin her yerinde, her ilinde, her ilçesinde yatırıma hazırız. Antalya; sahil turizminin başkenti. İstanbul da, şehir turizminin başkenti. Sonuç olarak  ikisi de yatırım için garanti iki yer. Bu şehirlerden uzaklaştığınızda, Ege’de turizm sezonu kısa. İzmir’de şehir turizmi, Marmaris’te sahil turizmi yapılabilecek pek çok güzel yer var. Ama oralarda turizm yapmak,  ticari olarak çok karlı olmuyor. Sezon 15 Haziran -1 Eylül arasında. Bu tarihten sonra tesisi açık bıraksanız da, bir anlamı yok. Deniz, kum dışında bu bölgeden başka ne şekilde yararlanabiliriz diye baktığınızda, gerçekten seçenek bulamıyorsunuz.
Marmaris’te bazen toplantılar oluyor ama, istenilen yoğunlukta değil. O bölgede tesis yapmanın bir de kışı var. Yaz değil de bir kış oteli yapayım diyorsanız, yine aynı sorunlarla uğraşmak zorundasınız. Bu yüzden kendimizi Ege’ye kanalize etmek istemiyoruz. Onun dışında Anadolu’da şehir oteli olarak büyümeyi istiyoruz. O da tabii, tekliflere bakarak yapılır.  İnanın her gün, ‘Bizim burada yer var, gelin yatırım yapın’ diye, o kadar çok teklif geliyor ki. Biz sadece otelcilik yapıyoruz, başka işimiz yok. Bildiğimiz işi yapıyoruz. Hizmet sektöründen gelen patronlarım ile hizmet sektöründe devam ediyoruz. İnşaat yapmıyoruz, baraj yapmıyoruz, sadece otelcilik yapıyoruz. Onun için de, yönetim kurulumuz dahil herkes bu işin içinde canla başla çalışıyor.
Türk turizminin şu anki durumunu nasıl değerlendiriyor  sunuz?
Türk turizminin durumunu 5 yıl önce sorsaydınız, ‘İmajı yok’ derdim. Fakat şimdi bu sorun büyük ölçüde çözüldü. Ülke olarak hala imaj sorumumuz var ama, eskisi kadar fazla değil. Aslında şimdiye kadar çoktan bir cazibe merkezi olmamız gerekirdi. Cazibe merkezi olduğunuz zaman, işe 1-0 önde başlarsınız. O da genel turizm politikasıyla olur. Ben otel yapmışım 5 yıldızlı, 7 yıldızlı, her yerini altın kaplamışım, istediğim parayı da almışım. Tek başına yetmez. Turist bana geliyor ama, dışarı çıkınca gidecek yeri yok. Bireysel başarılar yeterli değil. Tüm sektörün genel anlamda başarılı olması için, bakış açısının değişmesi lazım.
Sadece bol yıldızlı otel yapmakla iş bitmiyor. Çevrenize, tarihinize değer vereceksiniz. Cari açığı kapatmanın direkt yolu turizmden geçiyor. Turizmi hükümet politikası haline getirirsek; hem daha güzel yerlere geliriz, hem de ülke olarak gelirimiz artar. Her şey dahil sistemini bırakırsak, bugün kazandığımız  turizm gelirinin  %50’sini kazanamayız. Ben, her şey dahil sisteminin devam etmesinden yanayım. Biz de 600 odamızın 600’ü de oda kahvaltı alsın isteriz. Ama bu işi tek başımıza yapmıyoruz. Ben doldursam bile, yanımdaki dolduramayacak inanın. Herşey dahil olmazsa, oteller %50-%60 boş kalır.
Turizm yatırımları artarak devam ediyor. Artık dur deme zamanı gelmedi mi?
Antalya’da yatırım yapacak çok fazla yer kalmadı. Başka yerlerde yatırım yapılmasına karşı değilim. Ulaşımı sağlandıktan sonra, tadilat yapıldıktan sonra, yatırım yapılacak çok yer var. Bu yatırımlar Türk turizmini ileri götürür, geri götürmez. Artık tesisler el değiştirerek yenileniyor. Sahil şeridinde her 50 metrede bir otel var. İnanın Antalya bunu kaldırır. Belek’in başına da otel yapın, sonuna da otel yapın dolar. Kemer’in, Alanya’nın bir oteli boşalır, diğeri dolar. Bu böyledir.
Titanic Bayrampaşa, yeni açılmasına rağmen sektörde hemen adını duyurdu ve büyük sükse yaptı. Bize bu yatırımınızı ve neden Bayrampaşa’yı seçtiğinizi anlatır mısınız?
Bir sürü ilçe varken yatırım için Bayrampaşa’yı seçme nedenimiz; konum olarak Taksim, Sultanahmet gibi İstanbul’da turizmin kalbinin attığı merkezlere çok yakın olmasıdır. Otelimizden  havaalanı 15 dakika uzaklıkta. Bir otelde ne ararsanız, Titanic Bayrampaşa’da fazlası var. TEM yanından geçiyor. Bütün kesişme noktalarının merkezinde yer alıyor. Ulaşım çok kolay. Sadece çevrede biraz problem var.  Zaten oraya da kentsel dönüşüm uygulanacak. 
Gerçekten şu anda işlerimiz harika.  Açıldığımızda bile %95-96 doluluk oranına sahiptik. Bizim daha 3’üncü ayımız.  Demek ki iyi bir iş yapmışız.  Titanic Bayrampaşa; işadamlarına, yurt dışından gelen turistlere hitap ediyor. Toplantı salonlarımız, büyük balo salonlarımız var. Banket organizasyonları yapıyoruz.  Bütün yazı doldurduk.

KAYNAK:turizmaktuel

Asgari ücrette 2013 zammı açıklandı

Asgari ücret 1 Ocak'tan itibaren 16 yaşından büyükler için aylık net 774 lira, ikinci 6 ay içinse 804 lira olacak. Yıllık artış yüzde 8.61'i bulacak. 


Milyonlarca asgari ücretli çalışanın merakla beklediği 2013 zammı belli oldu. Halen net 739 lira olan asgari ücrete ilk 6 ay için yüzde 4.1, ikinci 6 ay için yüzde 4.4 olmak üzere yıllık toplamyüzde 8.61 oranında zam yapıldı. Asgari ücret net ilk 6 ay 774, ikinci 6 ay 804 lira olacak. Zam oranlarını belirlemek üzere dördüncü kez toplanan Asgari Ücret Tespit Komisyonu dün sonuca ulaştı.
Çal
ışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, toplantı sonrası yaptığı açıklamada, "Enflasyonun çok üzerinde artış gerçekleştirildi. Aylık brüt asgari ücret 940 TL'den ilk 6 ay için 978.75 liraya, ikinci 6 ay için 1021 liraya yükseltildi. Aylık net ücret ise 739.79 liradan 774 liraya, ikinci 6 ay içinse 804.70 liraya çıktı" dedi. Çelik, ücretin oyçokluğuyla belirlendiğini belirtti. Asgari ücrette tutar olarak bir yıl önceye göre 35 liralık bir artış olacak.


KAYNAK:turizmguncel

Ulusoy, turizmde 2013 hedeflerini açıkladı...



Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Başkanı Başaran Ulusoy, 2013'te Türkiye'ye gelecek turist sayısının 33 milyon civarında olacağını belirterek, ''Turizm gelirinin ise 25,5 milyar dolar seviyesinde olacağı tahmin ediliyor'' dedi.

Turizm sektörü açısından 2012'yi değerlendirip, 2013 beklentileri hakkında bilgi veren Ulusoy, Suriye ve İran'da yaşanan siyasi kriz ve Avrupa ülkelerindeki ekonomik krizden Türk turizminin önemli oranda olumsuz etkilemediğini söyledi.
Ulusoy, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın verilerine göre 2012'nin Ocak-Ekim döneminde Türkiye'ye gelen yabancı ziyaretçi sayısının, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 0,50 oranında artarak, 28 milyon 807 bin 965 kişiye ulaştığını hatırlattı.
Aynı verilere göre, 2012'nin Ocak-Eylül döneminde, yabancı ziyaretçilerden elde edilen turizm gelirinin bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 2,4 oranında azalarak, 13 milyar 672 milyon 850 bin dolar seviyesine gerilediğini vurgulayan Ulusoy, ''Yurt dışında yaşayan vatandaşlardan elde edilen gelirler ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 3,7 oranında azalarak, 3 milyar 660 milyon 433 bin dolar seviyesine geriledi. Toplam gelirdeki azalma oranı ise yüzde 2,7'dir.
2012 dünya ve ülkemiz için ekonomik değişimler anlamında zor bir yıl olmakla birlikte, sektör açısından büyük düşüşler yaşamadığımızı düşünüyorum. Ancak, bu yıl sonu itibariyle genel değerlendirmede büyüme oranının tahmini olarak tek haneli olacağı kanısındayız'' diye konuştu.

''EN ÇOK ZİYARET EDİLEN YER ANTALYA OLDU''
Bu yılın Ocak-Ekim döneminde Türkiye'ye en çok ziyaretçi gönderen ilk 10 ülkenin Almanya, Rusya Federasyonu, İngiltere, Bulgaristan, Hollanda, Gürcistan, İran, Fransa, ABD ve İtalya olduğunu anımsatan Ulusoy, ''2012'nin Ocak-Ekim döneminde Türkiye'ye gelen yabancı ziyaretçilerin en çok giriş yaptıkları sınır kapılarının bağlı olduğu iller sıralamasında ilk sırada 9 milyon 903 bin 159 kişi (yüzde 34,38) ile Antalya gelirken, bunu 8 milyon bin 840 (yüzde 27,78) kişi kişi ile İstanbul, 2 milyon 969 bin 926 (yüzde 10,31) kişi ile Muğla, 2 milyon 344 bin 321 (yüzde 8,14) kişi ile Edirne ve 1 milyon 293 bin 681 (yüzde 4,49) kişi ile İzmir takip etti'' bilgisini verdi.
Ulusoy, Türk vatandaşlarının tatil amaçlı gittikleri ülkelerin ise İtalya, Orta Avrupa ülkeleri, Prag, Viyana, Budapeşte, Balkan ülkeleri, Yunanistan, Suriye, İspanya, Bulgaristan, Fransa, Almanya, Hırvatistan (Dubrovnik), Rusya ve Bağımsız Devletler Topluluğu ülkeleri olduğunu belirterek, Türk vatandaşlarının büyük çoğunluğunun yurt dışı tatillerine yaz sezonunda çıktığını söyledi.
''YILBAŞI TURLARI SEKTÖRE CANLILIK GETİRDİ''
Kültür ve Turizm Bakanlığının öncülüğünde, TÜRSAB ve sektörün diğer kurum ve kuruluşları olarak, gerek yurt dışı gerekse yurt içi fuarlara katılarak, 2013'te Türkiye'nin tanıtımına katkıda bulunulmasının hedeflendiğini belirten Ulusoy, ''2013'te ülkemize gelecek turist sayısının 33 milyon civarında, turizm gelirinin ise 25,5 milyar dolar seviyesinde olacağı tahmin ediliyor. 2013'ün en gözde yerlerinin Antalya bölgesi başta olmak üzere İstanbul, Muğla, Aydın ve Kapadokya bölgesi olacağı düşüncesindeyiz'' dedi.
Ulusoy, yılbaşının doğal olarak sektöre bir canlılık getireceğine dikkati çekerek, özellikle yılbaşında yurt içinde var olan satışlarda İstanbul, Antalya, İzmir turlarının yoğun ilgi gördüğünü kaydetti.
Kar turizmi ile ilgili olarak Uludağ, Kartalkaya, Palandöken ve Erciyes gibi tatil yerlerinin ilgi gördüğünü dile getiren Ulusoy, kaplıca turlarında Afyonkarahisar kaplıcalarının, yurt dışı turlarında ise Dubrovnik, Prag, Paris, Moskova, Yunanistan, Kıbrıs ve vizesiz Balkan turlarının revaçta olduğunu söyledi.
''TURİZM SEKTÖRÜNÜN EN ÖNEMLİ SORUNU FİNANSMAN KAYNAKLARINA KOLAY ERİŞEMEMEK''
Türkiye'nin lokomotif sektörlerinden olan turizmin en önemli sorununun finansman kaynaklarına kolay erişememesi ve erişenlerin de yüksek maliyetlerle karşılaşmaları olduğunu vurgulayan Ulusoy, şunları da kaydetti:
''Ayrıca sektör üzerindeki finansman harici maliyet baskısı da turizmcileri zorlamaktadır. Bir başka sorun ise özellikle Anadolu'daki pek çok il ve ilçemizde mevcut turizm potansiyelinin hareket geçirilememesidir. Bunun için de, orta ve uzun vadede alt ve üst yapı eksikliklerinin giderilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Düşük faizli ve uzun vadeli kredilerin verilmesi, kredinin işletmelerin faaliyet döngüleri dikkate alınarak yapılandırılması, girdi maliyetlerindeki devlet payının azaltılması, yöresel teşvik uygulamaları bahse konu sorunların çözümüne katkı sağlayacaktır.'' (HT)(turizmaktuel)