21 Aralık 2012 Cuma

Foreks Grubu, OtelSonDakika hisselerinin yüzde 50'sini satın aldı





Türkiye'nin birinci sınıf otellerinde, en düşük fiyatlarla konaklamayı sağlayan akıllı telefon uygulaması OtelSonDakika, Foreks Grubu’ndan aldığı yatırımla kullanıma sunuldu. Uygulamayı geliştiren yazılım ekibinin başında bulunan ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nden mezun yazılımcı Ali İbrahim Aksakarya, turizm sektöründeki son dakika fiyatları kavramına yeni bir boyut kazandıracaklarını söyledi. Foreks Grubu Genel Müdürü Serra Berkol ise yüzde 50 hissesine sahip oldukları OtelSonDakika’nın hem oteller hem de kullanıcılar açısından önemli fırsatlar barındırdığına dikkat çekti.
21.12.2012, İstanbul
Birinci sınıf otellerin en düşük son dakika fiyatlarını sunan ve anında satın almayı sağlayan ücretsiz akıllı telefon uygulaması OtelSonDakika, Foreks Grubu’ndan aldığı yatırımla mobil dünyaya ve turizm sektörüne hızlı bir giriş yaptı. Şu an iPhone versiyonu bulunan, Ocak ayından itibaren Android cihazlarda da kullanılabilecek uygulama ile üst düzey otellerde en düşük fiyatlarla konaklamak mümkün olabiliyor.
Birinci sınıf otellerde en düşük fiyatlar
Uygulamayı geliştiren ekibin başında bulunan, ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nden mezun yazılımcı Ali İbrahim Aksakarya, OtelSonDakika’nın Foreks Grubu’nun finans alanı dışında yatırım yaptığı ilk mobil uygulama olduğuna dikkat çekerek şu bilgileri verdi:
“Otellerden aynı gece için son dakika fiyatları alarak en ekonomik şekilde konaklamak özellikle ABD’de yaygınlaşmaya başladı. Bu alanda yurtdışında hizmet veren başarılı mobil uygulama örneklerini inceledik ve benzer bir pazara Türkiye’de de ihtiyaç olduğu fikrinden yola çıkarak, yazılımcı arkadaşım Kaan Özdökmeci ile OtelSonDakika’yı geliştirdik. Uygulamanın geliştirme aşamasında anladık ki, aslında turizm sektöründe yepyeni bir pazar yaratıyoruz. Şimdiye kadar sadece aynı geceden başlamak üzere son dakika fiyatlarına odaklanan bir acente yok. Üstelik Türkiye’de sadece mobil platform üzerinde çalışan bir acente de yok. Bu nedenlerle, kurumsal deneyimleri daha fazla, pazarlama bilgisi ve yeteneği kuvvetli olan bir yatırımcı bularak iyi bir ekip oluşturmak istedik. Böylece yatırımcı arayışlarımız, uygulama geliştirme aşamasına paralel başladı. Aynı dönemde küresel bir girişimcilik programı olan Global Entrepreneurship Program’da final aşamasına kadar ilerleme başarısını gösterdik ve Foreks Grubu ile tanıştık. Birkaç görüşmeden sonra projenin tam ihtiyaç duyduğu formu oluşturarak Foreks Grubu ile anlaştık ve acente olabilmek için Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği’nden (TÜRSAB) lisansımızı alarak çalışmalara başladık.”
Ekip olarak bugüne kadar çok sayıda mobil uygulama geliştirdiklerine değinen Aksakarya, OtelSonDakika için turizm sektörünü tanıyan girişimci arkadaşlarını da ekibe dahil ettiklerini vurguladı. Geçtiğimiz yıllardan başlayarak, mobil uygulama alanında firmalarını güçlendiren, sektöründe pek çok mobil uygulama yazılımı geliştiren Foreks Grubu’ndan yatırım almanın çok önemli olduğunu belirten Aksakarya, “Turizmde son dakika fiyatları kavramına yeni bir boyut kazandıran uygulamada, Foreks Grubu’nun desteği sadece maddi olarak değil; bir yol gösterici olarak da bizim için çok değerli. 2013 yılındaki hedefimiz, OtelSonDakika’yı farklı mobil platformlar için geliştirmeye devam etmek ve Türkiye genelindeki otelleri kapsamak” diye konuştu.
İş modeli Foreks Grubu’nun ilgisini çekti
OtelSonDakika’nın sunumunu izledikleri ilk andan itibaren ilgilerini çektiğini belirten Foreks Grubu Genel Müdürü Serra Berkol, “Uygulamanın hem otellerin hem de kullanıcıların kazançlı çıkacağı bir iş modeline sahip olması ve sadece mobil cihazlar için geliştirilmiş olması en çok ilgimizi çeken konular oldu. Oteller o gece için uygun olan odalarını akıllı telefonlar üzerinden satıp kazançlı çıkarken, otel müşterileri de diğer tüm satış kanallarından elde edebilecekleri fiyatlardan çok daha düşük fiyatlar elde ederek kazançlı çıkıyorlar. Tüm bunlara ek olarak, Foreks olarak grubumuz bünyesinde finans alanında çeşitli projelere imza atan güçlü bir mobil proje ekibimiz var. OtelSonDakika ile ilk kez finans dışında bir alana giriş yaparak, ekibimizi diğer alanlarda daha güçlü kılmayı hedefliyoruz. Kısacası, mobil uygulama alanında büyüme hedefimiz doğrultusunda güçlü bir proje ararken, OtelSonDakika’yı ve projenin başarısına odaklanmış genç girişimci arkadaşlarımızı çok beğenerek yatırımcı olmaya karar verdik. Yüzde 50 oranında ortak olduğumuz OtelSonDakika’nın alanında önemli bir boşluğu başarıyla dolduracağına inanıyoruz” ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin birinci sınıf otellerinde, en düşük fiyatlarla konaklamayı sağlayan OtelSonDakika ile otellerin o gün için uygun olan odaları, özel olarak sunulan son dakika fiyatları kolayca görüntülenebiliyor ve anında satın alınabiliyor. Fiyatların yanı sıra otelin konumu, odaların fotoğrafları ve otelin sunduğu tüm hizmetler de uygulama ile görüntülenebiliyor.
OtelSonDakika hakkında:
Bir Mobtur Yazılım ve Turizm A.Ş. hizmeti olan OtelSonDakika, Türkiye'nin birinci sınıf otellerinde, en düşük fiyatlarla konaklamayı sağlayan bir mobil uygulamadır. OtelSonDakika, birinci sınıf otellerde keyifli bir gece ya da hafta sonu geçirmek isteyenlerin yanı sıra yerli ve yabancı konuklarına, iş adamlarına, romantik çiftlere, şehirde kalmak durumunda olan misafirlerine ve dostlarına sürpriz bir hediye vermek isteyenlere benzersiz fiyatlar sunmaktadır. Kullanıcı dostu arayüzü ile otellerin o günkü boş odalarına özel olarak sunulan son dakika fiyatları kolayca görüntülenebilmekte ve satın alınabilmektedir. Fiyatların yanı sıra otelin konumu, odaların fotoğrafları ve otelin sunduğu tüm hizmetler de uygulama ile görüntülenebilmektedir. Sadece birkaç tıklamayla istenen odanın anında satın alınabildiği uygulama sayesinde, otelin doluluk durumuna göre, kullanıcılar dilerlerse sadece aynı gece için değil, 5 geceye kadar odadan yararlanabilirler.
kaynak:http://www.turizmden.com/haber/5130/foreks-grubu-otelsondakika-hisselerinin-yuzde-50sini-satin-aldi.html

Antalya ve Muğla'yı uçuracak kanun teklifi




Cumhurşyet Halk Partisi Antalya Milletvekili Yıldıray Sapan, yerinde vergilendirme için Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na kanun teklifi sundu. 


 
CHP Antalya Milletvekili Yıldıray Sapan, yerinde vergilendirme için TBMM Başkanlığı'na kanun teklifi sundu. Sapan, "İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun"da değişiklik yapılmasına dair teklifini Başkanlığa resmen sundu.

PARA ANTALYA'DA KAZANILIYOR, VERGİ İSTANBUL'A VERİLİYOR

Yıldıray Sapan, kanun teklifinin gerekçesinde, yerinde vergilendirme olmamasından dolayı başta Antalya olmak üzere, turizm illerinin çektiği sıkıntılara dikkat çekti. Sapan, "Ülkemizdeki firmalardan birçoğunun merkezi İstanbul, Ankara veya İzmir gibi büyükşehirlerimizdedir. Bu firmalar diğer illerde de birçok şube açmaktadırlar. Bu şubeler, o illerde faaliyet gösterirken, o ilin sosyal ve altyapı imkanlarından faydalanmaktadırlar. Ancak iş vergilendirmeye gelince durum değişmektedir. Firmaların merkezi neredeyse, vergilendirilmesi orada yapılmaktadır. Bu yüzden diğer illerde faaliyet gösteren şube niteliğindeki işletmelerin vergi gelirlerinden, bulundukları iller hiçbir şekilde faydalanamamaktadır. Özellikle Antalya ve Muğla gibi şehirlerimizde bulunan yüzlerce turizm tesisinin merkezi İstanbul’dadır. Bu turizm tesisleri o şehrin bütün imkanlarından sonuna kadar yaralanmalarına ve bu illerde büyük kazanç elde etmelerine rağmen, bulundukları illere bir kuruş bile vergi geliri sağlamamaktadırlar. Kanun teklifinin amacı, yaşanan bu adaletsizliğin önüne geçmek ve kazancın elde edildiği ilin, genel bütçeden hak ettiği payı alabilmesini sağlamaktır” dedi.
 
BÜYÜK BİR ADALETSİZLİĞİN ÖNÜNE GEÇİLECEK

CHP Antalya Milletvekili Sapan, teklifin yasalaşması ile vergide büyük bir adaletsizliğin önüne geçileceğini söyledi. Antalya’daki turistik işletmelere yol, su ve atık su ile çöp gibi hizmetlerin Büyükşehir Belediyesi tarafından verildiğini belirten Sapan şunları söyledi: “Ama iş hizmetin karşılığını almaya gelince ortaya büyük bir haksızlık çıkıyor. Mevcut kanunda, ‘Mükelleflerin şubeleri, ajansları, alım-satım büro ve mağazaları, imalâthaneleri veya kendilerine bağlı diğer iş yerleri için, bunların bağımsız muhasebeleri ve ayrılmış sermayeleri olsa dahi ayrı beyanname verilmez’ diye bir madde olduğu için vergiler büyük kentlerdeki merkezlere ödeniyor. Antalya’nın alması gereken vergi payını da hizmetle ilgisi olmayan İstanbul ve Ankara’nın Büyükşehir Belediyeleri alıyor. Teklifimizle durumu tersine çeviriyoruz. Merkezleri başka kentlerde olsa da işletmelerin yerinde beyanname vermesini, vergilerini de yerinde ödemesinin önünü açıyoruz. Böylece Antalya Büyükşehir Belediyesi, verdiği hizmetin bedelini almış olacak. Benzeri durum Muğla için de geçerlidir.”

AKAYDIN DA DİKKAT ÇEKMİŞTİ
Geçtiğimiz günlerde bir açıklama yapan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın da kente yol, cadde bakımı ve peyzajı, deniz temizliği, hava temizliği, toplu ulaşım, altyapı gibi yatırımlar yaptıklarını, ancak turizm gelirlerinden kente bir kurş verginin girmediğini söylemişti. Akaydın, "Antalya'daki birçok turizm firması vergisini İstanbul gibi büyük kentlere ödediği için Antalya, Maliye Bakanlığı'ndan hak ettiği payı alamıyor. Antalya kazanıyor, ama bu İstanbul'a gidiyor. Bu adaletsizliğin önüne geçmek için kazancın kazanıldığı yerde vergilendirilmesine ilişkin bir kanun çıkarılması gerek" açıklamasını yapmıştı.
kaynak:http://www.turizmguncel.com/haber/antalya-ve-muglayi-ucuracak-kanun-teklifi-h13418.html

Les Ottomans’ı, parası olanlar tercih ediyor..



Ahu Aysal, o Türkiye’nin en sıradışı otel patroniçesi. Onu farklı kılan; enerjisi, vizyonu, bilgisi ama en çok da yaşama sevinci. İşini de hayatı yaşadığı gibi keyifle yapıyor. Başarısı da bundan geliyor.
HASAN ARSLAN

Yeniliklere açık. Bu yönü, uzaya gidecek ilk Türk olmasından da belli değil mi? Ahu Aysal’la, büyük bir aşkla yaptığı mesleğini, kısa sürede marka yapmayı başardığı Les Ottomans’ı, turizme ve hayata bakışını konuştuk. Bu çok renkli kişiliği tanımak isterseniz, ipuçları Turizm Aktüel’e verdiği, aşağıda okuyacağınız röportajda gizli…

Les Ottomans fikri nasıl ortaya çıktı?
Ben Belçika’da oturuyordum. İstanbul’a da sık sık seyahat ediyordum. Buraya her gelişimde İstanbul’u yaşatan, Türk kültürünü yansıtan, Osmanlı’dan izler taşıyan bir otel aradım ama bulamadım. Araştırmalarım devam etti fakat sonuç alamadım. Halbuki, Belçikalı birkaç dostumu alıp, ‘Bakın bizim kültürümüz böyle, biz buyuz, Osmanlı budur. Geçmişimiz böyle şanlıdır, biz bunları yaparız, bunlardan hoşlanırız’ diyebileceğim bir yer olmasını çok isterdim. Ayrıca ben, otelde yaşama fikrini çok seviyorum. Otelde yaşadığın zaman her türlü hizmeti alabiliyorsun. Odana girdiğinde etrafında hiç kimse olmuyor. Bundan daha büyük bir lüks olabilir mi?

İşte böyle düşünerek, Les Ottomans’ı hayata geçirmeye karar verdim. Buranın muhteşem bir konumu var. Allah bana, İstanbul Boğazı’nda, deniz kenarında, dünyada eşi olmayan bir yerde bir otel kurmayı nasip etti. Bu nedenle çok mutluyum. Otelimin adının ‘Osmanlı’ olmasına, ilk dönemde çok da olumlu tepkiler gelmedi.  Bu adı o dönemde hiç kimse istemedi. Hep trendy bir isim olsun istediler. O zaman modernizm akımı vardı. Ben ısrarla, ‘Hayır bizi hatırlacak, bizi tanıtacak, bizi yansıtacak bir isim olacak’ dedim.  Sonuçta burası çıktı ve çok da iyi oldu. Dünya Les Ottomans’ı adıyla kabul etti. 

Les Ottomans’ın dekorasyonu hakkında bize bilgiler verebilir misiniz? Otelinizi daha çok hangi misafir kitlesi tercih ediyor?

Doğrusunu söylemek gerekirse, otelimizi parası olanlar tercih ediyor. Çoğu kimse, ‘Pahalı’ imajı nedeniyle, bırakın otelde kalmayı, yemeğe bile gelmeye korkuyor. Bu da beni üzüyor. Tamam odalar hakikaten pahalı, buna diyecek bir şey yok. Çünkü odalarda yok yok. Her türlü konforun mevcut olduğu otelimizde misafir elindeki aletlerle kapıları, perdeleri açıp kapıyor, sokak kapısından kimin geldiğini görüyor. Yani, aklınıza otomatik olarak yapılabilecek ne geliyorsa, bizim otelimizde var.

Üstelik bunu, Osmanlı dekorasyonun içine gizleyerek yaptık. Genele hakim olan Osmanlı tarzını bozmamak için dikkatli olmak gerekiyor. Sonra inandırıcılığınızı kaybedersiniz. Modernizmle birleşen klasik dekorasyonumuzla fark yaratıyoruz. İşte bu nedenle odaların pahalı olması son derece normal.

Ama restoranımız pahalı değil. Ben bunun özellikle böyle olmasını tercih ettim. Çünkü burası çok güzel bir yer ve ben herkesin bu güzellikten yararlanmasını, deniz kenarında İstanbul Boğazı’na karşı güzel bir yemek yeyip çayını içmesini, havuza girmesini istiyorum. Bu güzelliği, bu keyfi herkesle paylaşmayı arzu ediyorum. Sonuçta yabancı müşteriler odalarda konaklıyor, burada da yemeğini yeyip, çayını içiyor. Kastettiğim onlar değil, Türk misafirlerdir.

Ben Türkler’in de gelip buranın keyfini çıkarmasını isterim. Ben burayı bu yüzden kendime ev değil, insanlarla paylaşabileceğim bir otel yaptım. Zaten on tane odamız var. Müşteri profili de değişiyor. Amerikalı da geliyor, Arap da,  Rus da, Fransız da, italyan da gelip kalıyor. Ama başta da söylediğim gibi, parası olan geliyor .

Oteliniz dünyaca ünlü yıldızların akınına uğruyor. Bunu nasıl gerçekleştiriyor sunuz? Nasıl bir PR çalışması yürütüyor sunuz?

Ben otelimi tek başıma dünyada tanıttım. 17 tane de ödülüm var. Hiçbir PR şirketiyle de çalışmıyorum. Çünkü, hiç kimse beni benim kadar bilemez, herkesin yaptığını ben de yapabilirim. Sıradan bir mecmuanın herhangi bir  köşesinde ufak bir Les Ottomans yazısı, iki resim. Bu mudur otelim için yapılacak tanıtım çalışması. ‘Ben bundan çok daha iyisini yaparım’ dedim ve bütün yarışmalara girdim. 17 tane ödül aldık. Böylece otelimin adını bütün dünya duymuş oldu. Ardından da pekçok tanınmış insan Les Ottomans’ta kalmak için geldi.  Ben de göğsümü gere gere onları karşıladım ve ağırladım. 

Ben, otelcilik kültürünü A’dan Z’ye biliyorum, tanıyorum. Çünkü dünyada gezmediğim yer yok. Sürekli seyahatteyim ve en pahalı otellerde kalıyorum. Böylece, kendi kulvarımda olan biten herşeyi, tüm yenilikleri yaşayarak görüyorum, öğreniyorum. Bir otel müdürü bunları gerçekleştiremez. Bu da normaldir. Çünkü onun maaşı sınırlı. O nedenle dünyayı gezemez, zaten bunu yapmaya vakti de olmaz. Ben bu işi çok seviyorum. Bu nedenle gözüm hep açık. Etrafta neler olup bitiyor onları yakalıyorum ve hemen otelime getiriyorum. Onun için de hiç kimse bir eksik bulamıyor.
Milyon dolarlık yatırım yaptınız. Türk turizmine büyük bir hediye verdiniz. Bunun karşılığında hak ettiğiniz takdiri aldınız mı?
Aksine inanılmaz zorluklar yaşadım. Bana ‘Yeni bir otel yapacak mısınız’ diyorlar. Yapamıyorum, çünkü ben bu yatırımı devletten bir kuruş para almadan, kendi sermayemle gerçekleştirdim.  Bunu yaparken de ne kadar  sıkıntılar çektiğimi, ne kadar üzüldüğümü anlatamam. Yan tarafta boş bir yerim var. Boğaz’ın kenarında bulunan bu kadar güzel bir yerin atıl bir şekilde boş durması yazık günah değil mi? Ama herhangi bir şekilde kullanmama izin vermiyorlar. Benim olan bir yer ama kullanamıyorum. Yalnızca ben değil, buraya yapılacak herhangi bir mekandan yararlanacak diğer insanlar da bu güzelliği yaşamaktan mahrum kalıyor. Yazık, çok yazık.
Burada bir konunun daha altını çizmeden geçmek istemem: Les Ottomans’ın açılmasında Sayın Başbakan bana çok yardımcı oldu. Hep, ‘Böyle bir imkanı niye kısıtlıyor sunuz, önünü açın. Yanlışı varsa söyleyin, onu düzeltsin ama engellemeyin. Türkiye kazansın’ diyordu. Kendilerine, yardımları için sizin aracılığınızla teşekkür ederim
Tüm bu süreçte kırgınlıklarınız ve küskünlükleriniz oldu mu?
Ben, karakterim icabı hiçbir zaman geriye dönüp bakmam. Pişmanlıklarım da yoktur. Üstelik  kolay affeden bir insanım. Kin taşımam, dün olan bir huzursuzluğu bugün unuturum.  Kendimi öyle yetiştirdim. Bu halimden de memnunum. Onun için geride kalan sürece ait kırgınlık ve küslük hatırlamıyorum. Hayat tabii toz pembe değil. Yaşarken insanın karşısına birtakım güçlükler çıkıyor. İşte o anda gerekli mücadeleyi gerçekleştirip, en büyük kavgayı veriyorum. Sonra da yoluma devam ediyorum. Her sabah söylemeye gayret ettiğim ve çok sevdiğim bir duam var. Bu dua, benim kişiliğimi anlatıyor.

Orada diyorki: “Tanrım, değiştirebileceğim şeyleri değiştirebilmek için cesaret, değiştiremeceğim şeyleri olduğu gibi kabul edebilmem için huzur, arasındaki farkı anlayabilmem için de akıl ver.” Bu, her şeyi anlatıyor. Düzeltebileceğim, aşabileceğim bir engel olduğunda ortalığı birbirine katıyorum. Ama bakıyorum ki yapabileceğim bir şey yok, orada sakin sakin huzurla oturuyorum. Ben arkada kalanla ilgilenmem, önüme, geleceğe bakarım. Böyle bir huyum var. Allaha bin şükür ki bu huzurla, kırgınlıklarımı da unuttum gitti.

Türk turizmini geniş bir açıdan ele alıp değerlendirdiğinizde, en büyük artı ve eksilerimiz nelerdir? Turizm sektöründeki en büyük sorunlar hangileridir ve çözüm için neler yapılmalıdır?

Bu güzel soru için teşekkür ederim. Ben iyi bir turizmci olduğumu biliyorum. Dünyayı gezip dolaşıyorum. Bilgilerime eklediğim tecrübelerimle, Türk turizminin röntgenini çekebiliyorum.  Öncelikle şunu söylemeliyim ki, sahip olduğumuz müthiş potansiyetopraklarımızda. li kesinlikle layık olduğu şekilde değerlendiremiyoruz.  Biz bir cennette  yaşıyoruz. Türkiye’nin her yeri ayrı bir cennet ve biz bunu yeteri kadar değerlendiremiyoruz.  Noel Baba’nın mezarı bizim topraklarımızda. Var  mı bunun üstüne bir şey?  Peki biz bunu yeteri kadar iyi  kullanabiliyor muyuz?

Türkiye’ye gelen turist deniz kenarında bir otelde kalıyor, başka da bir şey bilmeden geri dönüyor. Kimse itiraz etmesin,  bu böyle. Çünkü ben güneyde de otelcilik yaptım. Ceplerinde 100 Dolarları yok. Dışarıdan bir tane simit almıyorlar. Gelmek istediğim  noktayı tahmin etmişsinizdir. Her şey dahil, Türkiye için çok kötü bir sistem. Otel sahibi üç kuruş, beş kuruş kazanacak diye, turist otele kapatılıyor. Ama önemli olan, bir kişinin değil, Türkiye’nin kazanması. Turizmden para kazanacaksak, simitçi de kazanmalı, şoför de kazanmalı, derici de, otel dışındaki  restaurant da kazanmalı.

Ama yanlış, bir yerde değil ki. Türk milleti olarak bizler, acil yaşarız.  Bir restauranta gittiğinizde fatura mağduru olmadan çıkmak neredeyse imkansız. Çünkü sahibi açmış orayı bekliyor, müşteri yok. Bir müşteri geldiği zaman dünyanın parasını alıyor. Turist kazıklandı diye duyuyoruz. Halbuki bunun önüne geçmenin tek yolu, herşey dahilden vazgeçmektir.  Sadece sabah kahvaltısı verip, her şey dahil yapılmaması lazım. 5 yıldızlı, granitlerle süslenmiş o canım otellere de yazık. Oysa buraya gelen turistin istediği, otelin deniz kenarında olması, tertemiz bir çarşaf ve  güleryüz. Başka da birşey istemez.

Devletten bir sürü teşvik kredisi alıp, bunlarla inanılmaz büyük tesisler yapıyoruz. Harcanan paraya yazık. Bunlara gerek yok. Ama şehir otelleri lüks olmalıdır. Deniz kenarında böyle şeyler olmamalı, hiç gerek yok. 3 yıldızlı olsun, tertemiz çarşafı olsun, temiz bir kahvaltı, yemek verirsin, olur biter. Hatta pansiyonlarda tencere yemeği verebilir. Benim turizm anlayışım bu.

Misafirlerinize çok özel bir sarayda yaşadıklarını hissettiriyorsunuz. Bunu nasıl başarıyor sunuz? Sizi diğer otellerden ayıran ana unsurlar nelerdir?

Benim farkım kendim. Diğer otellerin hepsinde müdürler var, burada ben varım. Benim olmam her şeyi değiştiriyor. Ben herhangi bir otele gitsem, bana “Bu otelin sahibi, misafirleriyle kendi ilgileniyor” deseler, sonra da bu kişi gelip bana “Hoşgeldiniz” dese, o otel benim gözümde çok büyür. Bir kere kendimi güvende hissederim. “Mademki sahibi başında, mademki sahibi otel ile ilgileniyor, benim buradan alacağım her şey çok güzel olacak” diye düşünürüm.

İşte ben de, bunu otelimde uyguluyorum. Benim burada olmam, en büyük farklılık. Les Ottomans’ı diğer otellerden ayıran en büyük fark, budur. Özel davranıyorum ve bunu misafirlerime de hissettiriyorum. Onların yanına gidiyorum, konuşuyorum, ‘Hoş geldiniz diyorum. Özel olduklarını hissettiriyorum. Otelimde kapıdan giren her insan, ister konaklamaya, ister çay içmeye gelsin, benim için özeldir. Ben hizmet sektöründeyim, hizmet etmeyi seviyorum, insanları ağırlamaktan zevk alıyorum. 

Les Ottomans, açılışından bu yana birçok ödül aldı. Bunlar içinde sizi en çok gururlandıran, duygulandıran ödül hangisidir?

Türkiye’yi tanıttığım için, aldığım bütün ödüller benim için çok değerli. Aralarında seçim yapamıyorum. Hepsinden çok keyif aldım, çok gururlandım. Geçenlerde New York’ta bir olay yaşadım, o kadar mutlu oldum ki, havalara uçtum. New York’ta bir restaurantta, bir arkadaşımla yemek yiyordum. Biri yanıma geldi, “Siz Türk müsünüz” dedi. Evet dedim. Bu kez, “Les Ottomans’ın sahibi misiniz” dedi. Evet dedim. “Bu, Türkiye için çok güzel bir şey” dedi. Bunları duymak beni uçurdu.

İkincisi de, yine bir dükkandaydım. Burada biri yanıma geldi ve direkt “Sizin oteliniz var mı” dedi. Evet dedim. “Les Ottomans mı” dedi. Evet dedim. Bu iki olay beni çok mutlu etti. O yüzden hep söylerim, ben kendimi ambassador (elçi) gibi hissediyorum. Çünkü Türkiye’yi yurtdışında öyle tanıtıyorum. Hem yurtiçinde, hem de yurtdışında ona göre davranırım. Dışarıda da her fırsatta Türk olduğumu söylüyorum. Her fırsatta “Ben Türk’üm” diye bağırıyorum. Bunlar bana büyük zevk veriyor.

Türkiye’de ve dünyada Les Ottomans’ın yeni halkalarını açmayı planlıyor musunuz?

Artık kendimi düşünme zamanı geldi. Le Monge’da hazırlıkları 3 yıldır devam eden bir proje var. Devletten kredi almaya çalışıyorlar. Eski ve çok güzel, sarayı andıran bir yer.  Olursa,  Les Ottomans konseptini oraya taşımak isterim. Yoksa çok teklif aldım. Ama sokak ortasına bir yere Les Ottomans’ı taşıyamam.

Türkiye’deki ve Avrupa’daki otelleri kıyaslayarak, fiyat politikalarımız hakkındaki görüşlerinizi açıklar mısınız?

Doğruyu söylemek gerekirse, diğerleri beni hiç ilgilendirmiyor. Hilton kaça satmış, Swiss kaça satıyor hiç ilgilenmiyorum. Çünkü onların verdiği servislerle benim verdiğim servis ayrı. Herkes hesabını kitabını yapıyor, fiyat politikasını da ona göre belirliyor.  Ama Türkiye’de yapılması gereken bir şey var ki, o da ‘Herşey dahil’ sisteminin kaldırılmasıdır. Bir de, Türkiye’yi yurtdışında çok daha iyi tanıtmalıyız.

Gelen turistlere de ülkemizin taşını toprağını gezdirmeliyiz. Biz Türkiye’yi tanıtamıyoruz çünkü, otelin içine giren turist, nerde olduğunun farkında bile değil. Orada oturuyor, yiyor, içiyor, yatıyor, kalkıyor ve gidiyor. Nereye geldi, bu ülkenin kültürü nasıldır, bilmiyor. Türkiye hakikaten herkesin tanıması gereken bir ülke.

Uzaya giden ilk turizmci olacaksınız. Buna nasıl karar verdiniz?

Şu andaki heyecanımı anlatamam. Gece gündüz her dakika kafamın içinde bu var. Beynimin içinde en ufak bir uzay korkusu yok.  Küçüklüğümden beri gökyüzüne bakar, ‘Ah keşke uzaya gidebilsem de, yerçekimi olmayan ortamın nasıl olduğunu deneyimlesem’ derdim. Böyle bir fırsat ortaya çıkınca, hemen atladım. Ben gidiyorum, ben gidiyorum dedim. Hem de büyük bir zevkle, keyifle. Resmen gün sayıyorum gidebilmek için. 2014’ün başında gerçekleşmesi planlanıyor. İnşallah ilk gidenlerden olacağım.

Son olarak, turizm sektörüne bir  mesajınız olacak mı?

 Bu işi yapacaksanız, yabancı dil öğrenmek şart. Turizm sektörünün en büyük eksiklerinden birisi bu. Turistlerle elle, kolla, işaretle anlaşamazsınız. Lisan şart, şart, şart. Ama yalnızca turizmci değil, sektörün yan kollarında çalışanların da yabancı dil bilmesi gerekir.  Buna taksi şoförü de, mağazadaki tezgahtar da dahil.  Herkesin en başta lisan öğrenmesi lazım. Sonra da dürüstlük geliyor.  Bu da çok önemli bir  konu. Yalanla, dolanla, yalnızca günü kurtarmayı  düşünerek iş yapılmaz.
kaynak:http://www.turizmaktuel.com/haber-17235-Les_Ottomans8217_i_parasi_olanlar_tercih_ediyor_

Hitler'in sığınağına otel yapıyor...

Almanya'da kazandığı parayla turizm işine girerek Titanic otellerini kuran Mehmet Aygün, Hitler'in Berlin'deki sığınağına otel yapıyor. Sırada Moskova, Amsterdam ve Paris var.



Gurbetçi Mehmet Aygün'ün sahibi olduğu Titanic otellerinin ünü Berlin'e kadar ulaştı. Aygün'ün 1975'te Giresun'dan Almanya'ya uzanan, ardından restoranlarla başlayıp otellerle devam eden turizm serüveni giderek büyüyor. 



İşadamının başında bulunduğu AYG Grup çatısı altında İstanbul, Antalya ve Berlin'de toplam 10 otel var. 

Şu sıralar Aygün'ün ana gündemini Almanya'daki yatırımlar oluşturuyor. Özellikle İkinci Dünya Savaşı sırasında yapılan ve 3 bin metrekarelik kullanım alanı olan Hitler'den kalma Berlin'deki sığınağın üzerine inşaa ettiği otelle yakından ilgileniyor. Bu şehirde iki otel yatırımı daha bulunan işadamı, sadece sığınağın duvarlarını yıkmak için 1 milyon euro harcadı. 


Özel makine ve aletler kullanılarak yıkılan sığınak alanındaki otel tamamlandığında zincirin 11'inci halkası olacak. Otel 400 oda, konferans ve toplantı salonlarının yanı sıra spa ve hamamıyla da Türk imzası taşıyacak. Grubun hedefi dünya çapında 2 bine yakın şubeye ulaşarak dev bir Türk markası yaratmak. Halen Antalya'da 140 milyon dolarlık otel inşaatına devam eden Aygün, yeni yatırımlarıyla 6 bin kişiyi istihdam edecek. Bu yıl turizmde 200 milyon euro ciro elde eden Mehmet Aygün'le yatırımlarını ve bundan sonraki hedeflerini konuştuk. 



AYG Grup çatısı altındaki faaliyetleriz neler? 
Biz bir aile şirketiyiz. 6 kardeşiz. Berlin'de 8'i Türk, 2'si İtalyan 10 restoranımız var. İlk restoranımızı 1977'de açtık. Sonra devamı geldi. Almanya'da büyürken Türkiye'yi de unutmadık. Kazancımızı buraya aktardık. İlk işimiz taksicilikti. Memleketimiz Giresun'da 3-4 taksimiz çalışıyor. Sonra otobüs şirketi kurduk. 1992'de bu işi bırakıp turizm sektörüne girdik. İlk olarak Şişli'deki otelimizi aldık. Bugün 10 otelimiz var. 11'ncisi Berlin'de, 12'ncisi ise martta Antalya'da açılacak. 

Avrupa'da başka ülkelerde yatırım planlıyor musunuz? 

İlk gittiğimiz şehir Berlin olduğu için yatırımlarımızı da buraya yapıyoruz. Bundan sonra Avrupa ve Türkiye'de nerede ihtiyaç varsa orada yatırım yapacağız. Önceliği Almanya Dresden ve Hamburg'a vereceğiz. Ardından Moskova, Amsterdam ve Paris gelecek. 

Turizm sektöründeki hedefiniz ne? 

Anadolu'da otel yapmak isteyene, isminizi vereceğiz. Biz işletmesini alacağız. Böylece 2013'te hızla çoğalacağız. Sheraton'ın 2 bin 800, Hilton'un 4 bin 500 oteli var. Neden bir Türk firması bunu yapamasın? Onların bizden ne fazlası var? Almanlar'ın disiplinini alıp Türk'ün pratik zekasıyla birleştirdik. Neden olmasın? 


TÜRKİYE'NİN ÖNÜ AÇIK 

2023'te uluslararası bir otel markamız olur mu? 

Başbakanımız "Anadolu yakasına otel yapın" dedi. Ben hemen E-5'in kenarına Titanic'i yaptım. Sonra Bayrampaşa'da otul açtık. Şimdi Belek ve Berlin'de yatırım yapıyoruz. Otel markamızla AB'ye Türkiye'den önce girdik. 

Türk turizmi nereye gidiyor? Geleceği nasıl olacak sizce? 

10 yıl önce ürkiye'ye bu kadar turist gelmiyordu, turizm gelirimiz çok azdı. Bugün Türkiye'nin turizmde önü çok açık. Turizmi çeşitlendirmemiz lazım. 2 bin futbol takımı geldi. 70 milyon eurolu bir bütçe oluştu. Bunlar Türkiye için çok önemli. 

Türkiye'ye yurtdışından bakış nasıl? 

Yıllarca Türk-Alman İşadamları Derneği'nin başkanlığını yaptım. Son 10 yıldır uçtuk gidiyoruz. Türk pasaportumla gurur duyuyorum. 37 yıldır Almanya'da çalışıyorum, böyle bir Türkiye hiç görmedim. Lufthansa "Benimle ortak olur musun?" diyor. Böyle bir şey var mı? Bizi yıllarca yabancı düşmanlığı yüzünden yaktılar, öldürdüler. Şimdi dünyanın en büyük havayollarından biri ortaklık teklif ediyor. Rüyamda görsem inanmazdım. 

Alman pasaportunuz var mı? 

Hayır. Kardeşlerimin de, çocuklarımın da yok. 

Antalya'daki otelinize 140 milyon euro yatırıyorsunuz. Nasıl bir otel olacak? 

Türkiye'de eşi benzeri olmayan bir otel açacağız. Çok yönlü bir mekân olacak. SPA'sı 12 bin, lobi ve çarşısı 13 bin metrekare. 17 bin metrekarelik havuzun yanında nehir var. Büyük kongrelere ev sahipliği yapacak 25 toplantı salonumuz olacak. 3 futbol sahasında ortalama 75-80 takımı ağırlayabileceğiz. Sahile katamaranlarla gidilecek. Sadece bu otelde bin 100 kişi istihdam edeceğiz. Belek'e harcadığımız parayla 6-7 otel yapabilirdik. 

Türkiye'nin ekonomik durumunu nasıl buluyorsunuz? 

2023'te kaynaklarımızı kullanmaya başlayınca sırtımız yere gelmez. Herkes üzerine düşeni yapmak zorunda. Son 10 yılda Cumhuriyet tarihinde yapılan yolun iki misli yatırım yapıldı. Sağlıkta geldiğimiz yeri görüyorsunuz. Hastanelere kokudan girilmiyordu. Yurtdışına gidiyorduk. Kıyafetlerimi de artık sadece Türkiye'den alıyorum. 



ARAPLAR DA BİZİ TERCİH EDİYOR

Almanya'daki otellerinizi daha çok kimler tercih ediyor? 
Müslüman müşteriye özel hizmet veriyoruz. Domuz eti yok. Türk damak tadında kahvaltı servisi yapıyoruz. TV'yi açtığınızda 15 Türk kanalı görüyorsunuz. Çalışanlarımızın yüzde 50'si Türk. Her şeyden önce kapıda bir Türk bayrağı asılı. Otelin inşaatından mobilya, yatak, yastık dahil malzemelere kadar yüzde 90'ını Türkiye'den götürüyoruz. Berlin'den Türkiye'ye günde 15 uçuş yapılıyor. Bu yüzden çok sayıda Türk işadamı gelip-gidiyor. Ayrıca Araplar da bizim otelimizi tercih ediyor. 
(Sinan Özedincik - Sabah)

Kış ortasında 'yaz' keyfi





Türkiye'nin birçok ilinde etkili olan kar yağışı hayatı olumsuz etkilerken, Antalya'nın  ilçesinde turistler güneşli havanın tadını çıkarttı.
Tatillerini 'da geçiren birçok turist, güneşli havayı görünce Kleopatra Plajı'na akın etti. Alman uyruklu Brigitte Delecate, bu mevsimde dünyanın birçok yerinde soğuk havanın etkili olduğunu belirterek, "Biz Alanya'da güneş, deniz ve plajın keyfini çıkartıyoruz" dedi. 

Delecate'in birlikte tatil yaptığı Alman arkadaşı Reinhard Wiesner, "Dünya kışa teslim. Almanya da dahil olmak üzere her yerde kar ve yağmur var. Ancak şu an Alanya'da sahilde güneşin altında deniz kıyısında oturmuş nefis Türk çayını yudumluyoruz. Burası bir cennet" diye konuştu. 

Norveç uyruklu Odd Moen ile Bente Lrene Nilsen çifti ise, bir yandan güneşlenip, bir yandan da sohbet etmeyi tercih ettiler. Odd Moen, "Yıllardır tatilimizi Alanya'da geçiriyoruz. Özellikle kış aylarında burası yine yaz gibi sıcak ve güzel. Norveç ile kıyaslarsak bir cennet" dedi. 

Plaj işletmecileri Salim Güçlü ve Coşkun Saygılı, plaj ve restoranlarının turistlerle dolu olduğunu söylediler. 

Meteoroloji yetkililerinden edinilen bilgiye göre, Alanya'da bugün en yüksek hava sıcaklığı 19 derece olarak ölçüldü. Yarından itibaren yağışlı havanın etkisine girecek olan Alanya'da önümüzdeki hafta hava sıcaklıklarının yeniden artarak, yazdan kalma günler yaşanması bekleniyor. 

kaynak:http://www.sabah.com.tr/Turizm/2012/12/21/kis-ortasinda-yaz-keyfi

Şirince'de pansiyonlar doldu ama izdiham yaşanmadı







Şirince dün gece yarısı kıyametin kopacağı söylentisi yayılan 21 Aralık'ı karşıladı, ancak söylendiği gibi kıyamet kopmadı. 400 yatak kapasiteli pansiyonlar doldu ama izdiham yaşanmadı.


Beklenen gün geldi, Şirince dün gece yarısı kıyametin kopacağı söylentisi yayılan 21 Aralık'ı karşıladı, ancak söylendiği gibi kıyamet kopmadı. Köye geleceği söylenen ünlüleri ise, gören olmadı. 5 bin 126 günlük Maya takvimi bu gece yarısı sona erecek ve takvim 5. kez yeniden başlayacak.

Yeni Asır gazetesinde yayınlanan habere göre; Şirince'de akşam saatlerinde 400 yatak kapasiteli pansiyonlar doldu ama izdiham yaşanmadı.

PANSİYONLAR DOLDU

Şirince, yerli ve yabancı konuklarını ağırlarken yatak kapasitesi 170'den 400'e çıkarılan pansiyonlarda doluluk oranı yüzde 100'e yaklaştı. Ağırlayacağı misafirler için yiyecek ve içecek stokları yapan esnaf "kıyamet gününe özel" içecekler ve menüler hazırladı.

Restoranlarda "Kıyamet çorbası, ateş pilavı, cennet kebabı, yasak elma tatlısı, son dem çayı, kıyamet çikolatası" gibi menüleri müşterilerine sundu. O güne özel şarkı, şarap, lokum, parfüm, tişörtlerin yapıldığı köyde oturanların bazıları da evlerinin önüne tezgah kurdu.

GENİŞ GÜVENLİK ÖNLEMLERİ ALINDI

Haftasonları normalde çok daha yoğun kalabalıkları ağırlayan Şirince'de jandarma geniş güvenlik önlemleri aldı. Bugün itibarıyla İzmir Valiliği bünyesinde kriz merkezi kurulurken, köye araç girişine izin verilmeyecek.

Vatandaşlar Şelçuk girişindeki 4 ayrı otoparka park ettikten sonra 8 kilometrelik yeri Selçuk Belediyesi'ne ait otobüslerle çıkacak. Otel ve pansiyonların bahçelerine kesinlikle çadır kurulmayacak ve beldede ateş yakılmasına izin verilmeyecek. (Yeni Asır)

TÜRKLER EĞLENCEYi SEÇTi


Yılbaşı turları için Yurtiçinde 100.000 ve Yurtdışına 50.000 Türk vatandaşının seyahat edeceği  tahmin ediliyor.
Yurtiçinde ve yavruvatan Kıbrıs'ta "sanatçılı" otelleri ve Termal tesisleri tercih eden Türk turisti havaların soğuması nedeni ile Kapadokya, Karadeniz, Gap gibi Kültür turlarını pek rağbet görmedi.
Kar ve Kayak turlarında Abant, Uludağ, Kartalkaya ve Palandöken tercihte ilk sırayı aldı.
Yurtdışında ise; Özellikle 3 gecelik "tek şehir" turlarını tercih eden Türk turistler, Yılbaşı ve Noel nedeni ile süslü caddeleri, coşkulu meydan kutlamaları ile ünlü Paris, Milano, Roma, Prag gibi şehirlere yöneldi.

Kayak Turlarında: Fransa'da Courhevel, Avusturya'da Zell Am See, İtalya'da Monte Cimone ve Bormio, Romanya'daPoiana Braşov ve Bulgaristan'da Pamporovo kayak merkezleri tercih ediliyor
Her sene yoğun ilgi gören Beyrut, Sharm El Sheikh, Tunus gibi sıcak Akdeniz destinasyonları Ortadoğu'da ki karışıklıklardan dolayı rağbet görmedi.   
Bir hafta vakti olup sıcakları ve uzakları tercih eden Türk turistleri ise başta Phuket, Maldivler, Bali ve Broadway eğlenceleri ve çılgın yılbaşı sokak kutlamaları ile ünlü New York turlarını tercih ettiler.


Tur Fiyatlarına gelince;
Yurtiçi Tur Fiyatları;
Kıbrıs: 3 Gece 1345 TL itibaren Uçak ve Yılbaşı balosu dahil
Antalya: 3 Gece 700 TL itibaren Yılbaşı balosu dahil Afyon Termalleri: 3 Gece 480 TL itibaren
Abant: 3 Gece 800 TL itibaren Yılbaşı balosu dahil Uludağ : 3 Gece 1300 TL itibaren Yılbaşı balosu dahil Kartalkaya : 3 Gece 750 TL itibaren Yılbaşı balosu dahil Kapadokya : 3 Gece 560 TL itibaren Yılbaşı balosu dahil


Yurtdışı Tur Fiyatları;
Paris, Roma, Prag, Milano, Amsterdam gibi tek şehirler: 3 Gece 249 ? itibaren Uçak, Otel, Şehir Turu, Rehberlik, Sigorta dahil Courhhevel : 3 Gece 1680 ? Uçak, Otel, Transfer, Rehberlik, Sigorta dahil Aynı şartlarda Zell am See 799 ?, Monte Cimone 599?, Poiano Braşov: 499?, Pamporovo: 299?
Phuket : 7 Gece 899 ? itibaren Uçak, Otel, Transfer, Rehberlik, Sigorta dahil Maldivler : 7 Gece 1450 ? itibaren  Uçak, Otel, Transfer, Sigorta dahil Bali : 7 Gece 999 ? itibaren Uçak, Otel, Transfer, Rehberlik, Sigorta dahil New York: 5 Gece 1100 ? itibaren Uçak, Otel, Transfer, Sigorta dahil


Saygılarımızla
Tur Operatörleri Platform Sözcüsü
Cem Polatoğlu

kaynak

İşte KOSGEB'in 2013 yılında destek vereceği fuarların tam listesi



 KOSGEB


Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Destekleme İdaresi Başkanlığı'nın (KOSGEB) 2013 yılında katılımını destekleyeceği yurt içi fuarların listesi belli oldu. Desteklenecek fuarlar arasında turizm ihtisas fuarları da var.


Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Destekleme İdaresi Başkanlığı'nın (KOSGEB) 2013 yılında katılımını destekleyeceği yurt içi fuarların listesi belli oldu. Desteklenecek fuarlar arasında turizm ihtisas fuarları da var.

KOSGEB TARAFINDAN DESTEKLENEN YURT İÇİ FUARLARIN TAM LİSTESİNİ GÖRMEK İÇİN TIKLAYIN

Turizm Karikatürleri Yarışması 4 dilde yayında


Turizm Karikatürleri Yarışması 4 dilde yayında

Kaynak: Turizmhabercisi
Uluslararası Turizm Karikatürleri Yarışması’na katılımı artırmak için web sitesinin dili dörde çıkarıldı.
Türkiye’nin dünya turizm alanındaki bilinirliğinin artırılması ve çizerlerin dünyasından turizm olgusunun nasıl göründüğünü anlamak için bu yıl dördüncüsü gerçekleştirilecek olan Uluslararası Turizm Karikatürleri Yarışması’nın web sitesinin dili dörde çıkarıldı.
www.tourismcartoons.com adresinde görüntülenen siteye katılımcılar, Türkçe’nin yanı sıra, İngilizce, Almanca ve İspanyolca ulaşabiliyor.
Dördüncüsü gerçekleştirilecek söz konusu yarışma, Anadolu Üniversitesi Karikatür Sanatını Araştırma ve Uygulama Merkezi, Turizm Yazarları ve Gazetecileri Derneği (TUYED ile Anatolia: Turizm Araştırmaları Dergisi’nin işbirliği, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteğiyle düzenleniyor.
Bu yıl yarışmanın temasının “Yerli Halk ve Turist İlişkileri” olarak belirlendiğini kaydeden Düzenleme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Nazmi Kozak, uluslararası yarışmanın resmi web sitesinin dört dilde görüntülenmeye başladığını belirterek, “Bu girişim sayesinde şimdiden 100’ü aşmış olan katılım sayısı artacağına inanıyoruz.Dört dildeki web sitemiz ayrıca, ülkemizin tanınma ve bilinirliğine de olumlu katkı yapacak” dedi.
4’ncü Uluslararası Turizm Karikatürleri Yarışması’na katılım süresinin 18 Ocak 2013’te tamamlanacağına dikkat çeken Prof. Dr. Kozak, konuyla ilgili şu bilgileri verdi: “Jürimiz gelen eserlerin ilk elemesini yapıp, eser sayısını 100’e indirecek. İkinci aşamada eser sayısı 10’a düşürülecek. Son olarak da 10 eser içerisinden dereceye girenler belirlenecek. Değerlendirme aşamaları da internet ortamında yapılacak.”

kaynak:

İzmir'e ''kar keyfi'' erken geldi


Ege Bölgesi'ndeki tek kayak merkezi Bozdağ'da kar erken yağınca günübirlik ziyaretçiler ağırlanmaya başlandı.
              İzmir'e ''kar keyfi'' erken geldi
İzmir'in Ödemiş ilçesine bağlı 2 bin 159 rakımlı Bozdağ'daki İl Özel İdaresi'ne ait Bozdağ Kayak Tesisleri'nde kar kalınlığı 30 santimetreye yaklaştı. Bunun üzerine tesiste günübirlik ziyaretçiler ağırlanmaya başlandı.

İzmir'e yaklaşık 2 saat mesafede bulunan tesisler, 650, 950 ve 3 bin 500 metrelik pistleri, telesiyeji, kızak pisti ile Egelilere karın keyfini çıkarma olanağı sunuyor.

Tesis, kayak ve snowboard severlerin yanı sıra iklim koşulları nedeniyle kar yağışının nadiren görüldüğü İzmir'de yaşayanlara da kar keyfi yaşatıyor.

ERKEN SEZON HEYECANI
Tesisin işletme müdürü Mesut Durgun, AA muhabirine, yaklaşık 10 yıldır işlettikleri tesiste, bu yıl ''erken sezon'' heyecanı yaşadıklarını ifade etti.
Bu yıl ilk kez erken kar yağışı meydana geldiğini ve 15 Aralık itibarıyla kar kalınlığının 30 santimetreye ulaştığını kaydeden Durgun, şunları söyledi:
''Kayak sezonu genelde yılbaşı gecesiyle başlardı. Geçen yıl çok güzel bir sezon olmuş ve mart sonuna kadar sürmüştü. Kar bu sene 15 gün önce geldi. Bu tarihte burada kayak yapılması bizim için ütopikti, sürpriz oldu. Tesis, halen günübirlik ziyaretçiler için açık. Yılbaşı itibariyle de konaklamaya açacağız.''


''7'DEN 77'YE HERKES YAPABİLİR''
Durgun, tesisin sunduğu imkanlarla isteyen herkesin kış sporlarını burada çok güvenli ve ucuz bir şekilde sporları yapabileceğini ifade eden Durgun, şöyle konuştu:
''Tesisten 60 liraya kayak takımı kiralayabilir, bilmiyorsanız, hocalarımızdan eğitim alabilirsiniz. 7'den 77'ye herkes yapabilir. Telesiyejle bin 500 metre yüksekliğe çıkıp, etrafı da izleyebilirsiniz. Her yaş için eğlenceli vakit geçirme olanağı var.''

Tesisin her sezon en yoğun döneminin sömestr tatili zamanı olduğunu belirten Durgun, bu yıl ki tatil dönemi için de rezervasyonların alındığını, otelin şimdiden yüzde 60'ının dolduğunu ifade etti.

Bozdağ Kayak Tesisleri'nin ilk konuklarından Pınar Durgun da tesisin İzmirliler için kolay ulaşılabilir olması nedeniyle büyük şans olduğunu, 3 yıldır tesislerden faydalandığını söyledi.
kaynak:http://www.turizmhaberi.com/haber/582-izmir-e-kar-keyfi-erken-geldi

Turizmde sömestr heyecanı




Başta Uludağ, İkizdere ve Kartalkaya gibi popüler kayak merkezleri olmak üzere Palandöken, Ilgaz gibi birçok bölgede oteller erken rezervasyon kampanyaları ile ilgi çekiyor.

Turizm şirketleri de turizmdeki kriz durgunluğa son vermek için 'sömestr'ı fırsat bilerek, bu döneme özel indirimlerle, çocuklara karne hediyesi olacak çeşitli paketler hazırladı.


Geçen yıl sömestr dönemlerinde günlük satışlarının kriz nedeniyle her yıl yaklaşık yüzde 20 düştüğünü belirten turizmcilere göre bu yıl kar geç yağmadı. Yılbaşı için çok bir iyi talep var. Yılbaşı sömestr arasındaki dönemde ise çok cazip kampanyalar var. Tüm kayak destinasyonlarında, yılbaşı ve sömestr için çok uygun fiyatlar var. Başta Uludağ, İkizdere ve Kartalkaya olmak üzere Palandöken ve Kars'a da ilgi olduğunu ifade edildi.

Bu sene yılbaşı ve sömestr tatiline girerken kayak merkezlerindeki otellere olan talep neredeyse yüzde 100 arttı. Özellikle hem kayak hem de termal turizm hizmeti veren oteller bu sene daha çok rağbet var.

Bazı otellerin 'sömestr' için belirlediği gecelik fiyatları da şöyle:
"Grand Yazıcı Uludağ: Uludağ'ın en çok ilgi gören otellerinden biri olan Grand Yazıcı'nın iki adet kayak lifti bulunuyor. 250 odalı otelin kişi başı gecelik fiyatı 187.5 TL'den başlıyor.

Kervansaray Uludağ: Bölgede yer alan oteller arasında kayak odalarından direkt piste çıkma olanağı sunan tek otel olan Kervansaray'da 10 adet suit, 159 adet de oda bulunuyor. Otelin kişi başı gecelik fiyatı 180 TL'den başlıyor.

RİDOS Termal Otel: Müthiş Karadeniz manzarasıyla çam ormanların arasında yer alan Ridos'un ortasından İkizdere geçiyor.
Doğu Karadeniz'in tek termal ve kayak oteli olan Ridos Termal Otel'in Çift kişilik konaklama için 5 gece kal 4 gece öde kampanyası var. Otelin kişi başı gecelik fiyatı ise 100TL'den başlıyor.

Dorukkaya Ski&Mountain Resort Kartalkaya: Bolu-Kartalkaya'da yer alan otel, bir dönüm alan üzerine kurulu dünya standartlarında bir kayak merkezi olarak hizmet veriyor. Dorukkaya'nın, farklı zorluk derecelerinde ve uzunluklarında sekiz kayak lifti, 11 kayak pisti var. Otelin kişi başı gecelik fiyatı da 191.70 TL'den başlıyor".
kaynak: